"herkesin tanrısı kendine" düşüncesini benimsemiştir. çünkü herkesin tanrısı aynı ve bir ise o halde kutsal kitapları gönderen ve "doğru yolda olmak istiyorsanız buna inanın" diyen tanrı ile o insanın inandığı tanrı aynı değildir ve bir bakıma zıt anlamsallıklar vardır. hayal ettiği ve herşeyin üstündeki otorite olarak düşlediği imgeye tanrı adını vermiştir. ve bunda da hiçbir sakınca ya da yanlış birşey yoktur. çünkü kendini herhangi bir inanç sistematikliğine bağlayıp yükümlülük altına girmek zorunda hissetmeyip vicdani yargılarından dolayı hem kendisini rahatlatmak hem de bu inancından birşey kaybetmeyeceğinden dolayı bunun sağladığı pozitif düşünce ve yarardan mutlu olup ruhundaki inanç boşluğunu bu şekilde dolduran insandır.