Bir yandan bıkkındır, şu yaşa geldim hala sınav derdindeyim diyerek isyan dolu cümleler geçer zihninden... Önceden iki gün çalıştığı sınavlara, artık son günün akşamı çalışmaya başlamaktadır. Bir tarafta da son yıldır, ders bırakmama derdi vardır tabii.
Bir yandan umursamazdır. Hayatının dönüm noktalarından biri yanıbaşındadır. isteyerek veya istemeyerek başladığı okul bitmek üzeredir ve mesleğiyle baş başa kalacaktır. "Doğru mu yaptım?", "Mutlu olacak mıyım?" cümleleriyle boğuşmayı bir kenara itip; "amaan ne olacaksa olsun, yoruldum!" demeyi tercih edebilir.
Yıllardır uğramayan düşünceler de an itibariyle kapıyı çalmıştır: "Bunu, bunu, bunu yaptın da ne oldu?", "Normal bir yaşamın olacak da ne olacak?", "Niye 'iyi kötü bir iş' kriteriyle uğraştın ki?", "Hiç iş yapmayacağın bir bölümü okusaydın ne olacaktı?", "Kimin yaşamını yaşamaktasın sen?"...bla bla bla.
Bir diğer yanda da bir burukluk vardır elbet, olmazsa olmaz. Büyümüşsün, yaşama atılacaksın. içine baksan miniciksin. Küçücüksün. Okulun, öğrenciliğin elinde elma şekeri. Alınınca "şekerim nerede?" diye ağlayasın gelecek. Şeker gelmeyecek...
Son sınıf olmak tuhaf işte. Zamanında hayal ettiğin şeylere geriden bakmak gibi...