"türk televizyon tarihi yeni can yücel'ini buldu!!11bir1"
ister kendi kafana sık, ister benim kafama. sütüne kalmış. (balıkçı)
keşke bir ismin olaydı şöyle en fiyakalısından. parantez içine "balıkçı" yazmak beni üzdü şahsen. neyse, bununla idare ederiz artık. birkaç haftadır, bir önceki bölümün son beş dakikasını yeni bölüm adı altında kakaladıkları için, bu repliği anmak da bu entrye kısmetmiş. al hayrını gör ali kaptan!
sen tut avrupa'dan, vatanını milletini bırakıp aşık olduğun adam için türkiye'ye gel, işte adamın boşanmasıydı, manyak oğlunun evi yakmasıydı, çemile'siydi şusuydu busuydu derken "denizleri aş da gel kurbanın olam" tadında kavuş sevdiğine, elalemin çocuklarının ellerinde balonlarla ortalarda koşturduğu, uykusu gelen çocukların iki sandalyenin birleştirilmesiyle oluşturulan çakma yataklara yatırıldığı, müstakbel kocanın bir süreliğine ortadan kaybolduğu, nikah memurunun "eeh eytere bea gelecekse gelsin damat gidicem lan işim gücüm var benim" diyerek çemkirdiği, evet deme anına gelince olmazsa olmazlardan olan bekleme faslının yaşandığı ve bu sırada insanların yüzünde "hiiiii çok heyecanlı acaba evet demeyecek mi? öbür karıyı da boşadı bu korolin için zaten, kart zampara" bakışlarının yaşandığı (evet o anlık bekleme sürecinde ben bunu hissettim) sonra adamdan da çıka çıka bir "hee, evet evet"in çıktığı bir düğünün olsun.. ov papatya, yüzünün halin.. öhm, neyse. sarı papatyam, caroline, senin için gerçekten çok üzüldüm bu bölüm. ha bütün bunlar yetmezmiş gibi, üstüne bir de uğruna bütün bu denyolukları çektiğin adamın karşısına, eski kırığın çıksın gelsin ben caroline'in akrabasıyım desin, sen orda yusufin yusufin ol. ne bitmez çilen varmış yahu. cemile mi sen mi karar veremedim inan olsun :/ caroline enke akarsu. ekber, tut oğlum!
moriyelelelli neriman, canım neriman. keşke caroline hep sinir krizine girse de kendi dilinde sövse dursa ortaya, sen de "ne diyo bu anlamıyorum ki" desen. sonra, yabancı biriyle karşılaşınca bağırarak konuşan türk olarak sen bağırarak caroline'e bir şeyler demeye çalışsan. hecelesen söylediklerini. asdgşjh. allahın malı seni.
süleyman the magnificent, ölürüm sana. soner bey hazretleri duvara viski bardağını fırlatıyor; irkilmiyorsun bile. nasıl bir bünye var bebeyim sende? refleks denen olayla tanışmamışsın bile daha. sana olan hayranlığımı biliyorsun sülüman. dünyalara değişmem seni. bir de ahmet'in arkadaşı solcu cengaver var ama bu bölüm gazete okumaktan başka bir şeyini göremedik. neyse, sana dönelim sülüman. aylin'in kral dairesinde "şunu da isterim, hıhı tımam, bu da olsun hıhı" tavırları sırasında soner'e yandan yandan bakışın vardı ki, tablo gibiydi yeminle. aylin salağı azıcık açsa gözünü esas adamın sen olduğunu fark edecek ama, tın tın işte. soner'miş... peeeh! senin eline su dökemez o sülümanım.
cemile, rica ederim al çoluğunu çocuğunu git karadeniz'in yaylalarına falan yerleş. temiz hava, doğayla iç içe bir yaşam sür. çay topla. osman'ı da sal çayıra çimene, hoplaya zıplaya büyüsün. yoksa bu ali'nin yakınında olduğun sürece başın beladan kurtulmayacak. adam tövbe bismillah cünüplüğünden midir nedir artık, neye elini atsa illa bir sorun, hep sorun. sana bulacağı iş de o kadar olur zaten. o bıyıkları sigara içmekten sararmış pezoya söyleyecek hiçbir şeyim yok. kendisine laflar üretip de sinirimi bozmak istemiyorum. neyse, ayrıca da cemile, gidip kenardan kenardan caroline'in ağzını beş metre açarak andavallıca sergilediği dansını izledin de noldu? ne geçti eline? valla bir an "ben bir hata yaptım" diye başlayacaksın sandım da korku geldi üzerime.
berrin, o zamanlarda roaccutane yok tabi, sen de haklısın, ama en azından bir defne sabunu kullan. sivilcelerin dağ gibi olmuş sen hala ahmet derdindesin. tehlikenin farkında mısın berrin? o sivilcelerinle bir müddet daha ilgilenmezsen ne ahmet kalır ne bir şey. bayramlık mendil hakan bile bakmaz sana.
-*merhaba
-*merhaba
- beni gördüğüne şaşırmış gibisin?
- yok, beni görünce yolunu değiştirmedin de ona şaşırdım.
- bugün iyi günümdeyim ahmet. yarın yine bir şeye kızıp kafanda kitap paralayabilirim. ama sen bu arada hep beni sakinleştirmeye çalış, hep beni ikna etmek için uğraş. dava mava ufff ahmet çok sıkıcı yhaaa. biraz benimle ilgilen:((((
berrin, caroline'in oraya buraya fıydırdığı vazolar kafanda kırılsaydı keşke.
aylin, soner'e nispet yapacağım diye düştüğün hallerin rezaletinin haddi hesabı yok. daha fazla uzatmasan diyorum ha canım? kal soner, otur soner, mutlu anımıza tanık ol soner, kolyemi tak soner, kolyemi çıkar soner... ben soner olacaktım ki, senin ağzını burnunu kıracaktım orda. dua et sen o cemaatçi tipli müstakbel kocana.
ali, seni sona bıraktım bebeyim. ahahaha allah iyiliğini versin bu muydu evrupalı evlilik diye geberdiğin? sofrayı topla aeğli dedi resmen karın sana. ahahaa. ne o, yemedi galiba? sonra çıkar sana o avrupalı karın "bu evin ekmeğini ben getiriyorum, senin emekli maaşı dediğin şey benim eye linerımı almaya bile yetmez hahaayyt" der. sen de "ama benim emekli maaşı.." diye kekelediğinle kalırsın. hadi canım, hadi.