gazi mustafa kemal, bir gün izmir kordonda oturmuş sakin sakin demlenerek güneşi batırmaktadır.
seslenir gazi, şefkatli bir ses tonuyla... "vre dimitri" der, "gel bakayım." garson, "buyur pasam" der, ş'lere dili dönmeyen, kırık dökük türkçesi'yle.
"sizin kosti" der... işgal sırasında izmir'e gelen yunan kralı konstantin'i kastederek...
- sizin kosti, geldi mi buraya?
- geldi pasam...
- oturdu mu bu masaya?
- oturdu pasam.
- güneş batarken rakı içti mi?
- içmedi pasam.
- e o zaman sormadın mı vre çocuk, ne halt etmeye almış izmir'i?