hatırladın mı?
8 tane kalp şeklinde minik pastalarım
fazla gelir diye düşünürken
bana bile bırakmadan hepsini yediğin hani
bugün düşünürken üstünde
herhalde hiç bu kadar pişman olmadım diye
geçirdim içimden.
hep derdin; bir kere daha yap o pastalardan
diye ama bir türlü fırsat olmamıştı.
yine de tadı damağındadır eminim kubim.
ve günlüğüm
içinde bazen sana sövdüğüm
bazen yere göğe sığdıramadığım
günlüğüm;
günlüğümün fotokopileri..
sayfalar nerdeler şimdi bilmem ama
sorsam sana bilirsin ezbere; harfi harfine.
böyleydi bizim 14şubatımız..
o kadar yolunda gidiyordu ki her şey
şimdi en ufak kötü bir şeyde
başımı okşayıp, uyu artık dağılsın kafan
diyen biri olsa
içten.
sen olsan keşke.
dedim ya mutluyduk, garip bir bağ vardı.
konuşmazdık fazla buluşunca
düşününce beraberken
oturup sohbet ettiğimiz anlar fazlasıyla azdır,
ayrılınca ya telefonla ya mesajla..
birlikteyken otururduk saatlerce sessizce
hani belli bir saat dilimimiz vardı ya
6saat
geçince söverek ayrılırdık birbirimizden.
bugün tam o soğuğun ortasında buluşmuştuk
ne deliymişiz be kubim!
ve o dahiyane ellerimi ısıtış fikrin
hava ne kadar soğuk olursa olsun
sen üfleyince ısınan ellerim
bugün istemsiz yaparken o hareketi
ısınmadığımı farkettim ve
önceden de aslında ısınmadığımı
senin yanındayken kendimi sıcak
hissettiğimi anladım.
sadece sevgililer günü değildi 14 şubat bizim için;
ilişkimizin ay dönümü;
iskambil kağıdından kupa 6yı vermiştin bana
şubat altıncı ayımız diye;
hem 14şubat hem 14ağustos için
ikisini bir arada çıkarttık aradan diye gülmüştün hatta.
14 ağustosun izleri.
ve 14 ağustos o gece; senin bu dünyadan gidişin
her şey ne kadar da ayarlanmış gibi olsa da
inanmayışım kadere sürüyor hala.
elimden pek bir şey gelmiyor ama
geçen sene bana dediğin gibi
sadece şunu söyleyebiliyorum kubikim;
Günümüz kutlu olsun..