sözlük yazarlarından öyküler

entry125 galeri video1
    51.
  1. Postacı (Postman)

    Sabah : 07.15 Çarşamba
    Yine her sabah Maltepe deki evinde yaptığını yapıyordu, ilk sigara ve zift gibi bir sadece kahve. Ama bir gün bu illeti bırakacak ve sağlıklı bir yaşam a geçecekti. Malum polis olmak hiç kolay değildi ayrıca polis şefi her gün daha da sert işe geliyor sıkıntı yaratıyordu. Bugün gününde değildi tartışma olmayacaktı. Yoksa trafik polisi olmak hiç hoşuna gitmezdi. Sofrada bulunan kaşar peyniri ve vişne reçelinden bir dilim ekmek yedi, evin önünde bulunan Renault marka aracına binerek bostancı polis karakolunun yolunu tuttu.

    Aslında Cengiz Han. 32 yaşında. Hiç evlenmemiş ve evlenmeyi de düşünmüyor. Yeteri kadar sorun olduğu kanısında. Annesi eski savcılardan babası ise emekli bir albay. Annesi ve babası Mardin de ikamet ediyorlar. Zaman buldukça onları görmeye gidiyor. Ama hiç zamanı olmuyor sadece yapabildiği önemli günlerde telefon ve mail atmak. internet hayatın her alanını kapsamış durumda. Cengiz Han ise asayiş büro da çalışmaktadır fakat işler kendisine yavan gelmeye başladığı için cinayet büroya geçmek istediğinin amirine belirtmiş amirinden ters bir bakışın alâsını almıştır. Bu büroda çok iyi dostlukları oldu. Kimi zaman ortakları bayan kimi zamanda erkek olmuştu ama en rahatının her zaman tek olduğunu düşünürdü. Apartmandaki postacı da olmasa mektuplarını faturalarını hiç takip edemez duruma gelecekti. işte en sonunda büroya gelmişti. Yine şef bas bas bağırmakla her şeyi tamamlıyor ortalık durulmayacak gibi gözükse de bir fincan kahve iyi olacaktı.

    -Günaydın şef
    -Nerdesin lan sen ?
    -Anca geldim malum sahil trafiği.
    -Tamam sen cinayet büroya git. Serkanlar sana bir dosya verecek. Birazcık karmaşık duruyor. Ayrıca kahveyi de az iç. Dişlerin sapsarı.
    -Hemen gidiyorum.

    Perşembenin geleceği Çarşamba dan belli olurmuş. Gerçekten bugün yoğun olarak başlayacak. Cinayet büronun bana verdiği adres Fikirtepe Zekeriya Sokak. Apartmanın önünde üç polis arabası ve iki tane polis memuru durmakta ama gördüklerinden midir bilinmez renkleri atmış gibiydi. Apartmanın içerisi olay yeri inceleme ve yakınlarından kalabalık, hıçkırık sesleri apartman boşluğunu yalıyor kulaklarından girip beynine işlemişti. Kapıdaki görevliden izin isteyip içeri girdi, ama tanımadığı bir sürü siluet vardı. En nefret ettiği kabalıkta her şeyi çözmeye çalışmaktı. içerdeki kızın üstündeki çarşaf kalkınca kollardaki her biri yarım santim genişliğindeki yaralar, burnun kırık olduğu, boynundaki bir el tarafından sıkıldığı belli olan izler vardı. Normal bir cinayet gibi gözüküyordu her şey muntazamdı. Sadece katil ortada yoktu bulmakta bizim işimiz oluyor diye geçirdi içinden. Yerdeki çantada mektuplar vardı. Postacı mektup getirmiş ve kat a geldiğinde kapının açık olduğunu, kapıyı ittirdiğinde gördüğü manzara karşısında hemen polis i aramıştı. Şu anda da aşağıda geçirdiği şok için yardımcı olunuyordu. Kapıyı kontrol etti zorlama izleri yok, direkt içeri alınmış biri olduğu belliydi. Postacının ise alt kat a uğradığına dair şahitleri vardı. Ceset adli tıp a gidip otopsi yapılacaktı. Acaba Alper halen orada mı çalışıyordu. Alper i 3 senedir tanıyordu çok kafa dengi olmasına karşın çok gevezeydi bir türlü susmak bilmiyordu. Ertesi gün Alper in yanına gitti. Alper oda ya girdiğinde rapor elindeydi. Kızın kanında yüksek dozda baz morfin bulunmuş. Aşil tendonları kesik, sağ el işaret parmağı yukarıyı gösterecek şekilde dikilmişti. Ayrıca şah damarının 1 cm altında şırınga izi vardı. Katil uyuşturucuyu direkt enjekte etmişti. O yüzden apartmandaki kimse çığlık duymamıştı. Kız olduğu yerde uyuşturucuyu alınca yıkılmıştı. Ayrıca küçük bir not kâğıdı kızın burun deliğinden geniz e kadar itilmişti. Kâğıdı açtığında bir adres yazıyordu. Diğer ekip arkadaşını aradı ve oraya gideceğini söyledi. Adres Moda manolya sok 138 numara 3’ncü kat. Modayı çok beğenirdi en sakin ve sessiz semtlerden biridir. Moda sahil e arkadaşları ile az gitmemişti. Güneşin batışı doğuşu hepsinin ayrı bir güzelliği vardı ama bu sefer hiç biri için gitmiyordu. Belki içine gireceği şey den hiç mi hiç haberi yoktu. Apartmanın kapı otomatiği bozuk olduğu için direkt açtı kapıyı. 3’ncü kat a koşarak çıktı. Kapıyı bir iki omuz darbesi ile açtı. içerdeki koku dayanılabilir derecede değil öksürme ile direkt kokunun geldiği odaya doğru gitti. Bir erkek cesedi 25–26 yaşlarında adaleli yapıya sahip. Yatağa bağlanmış halde gözleri iğne ile kaşlarına tutturulmuştu. Yanaklarında derin kesikler, elleri bağlı olduğu için mosmor, diz kapakları ise çekiçle parçalanmıştı. Yaklaşık 2 gün olmuştu.

    Saat 14:20

    Yemek yerken bir yandan da gördüklerini analiz edip ne olacağını düşündü. Amiri düzgün bir rapor istemişti ama bu olanları yazmak bile mide bulandırıcı olduğu besbelli. Tamamını okuyamayacağını biliyordu. Gelen telefonla irkildi. Arayan amiriydi.

    -Nerdesin Cengiz.
    -Yemek yemeye çalışıyorum. Yoksa bir anda kusacağım.
    -Tamam yedikten sonra mutlaka büroya uğra. Çünkü konuyu temiz e çekmeliyiz. Sanırım bu iş karışık biraz daha.
    -Önce adli tıp a uğramam gerekiyor şef bakalım bunda ne çıkacak.
    -Önce büroya gel dedim Adli Tıp raporu buraya gönderir.
    -Mesaj alındı.

    Şef in odasının perdeleri kapalıydı ama içerdekileri tahmin edebiliyordu. Emniyet müdürü, bir iki baş komiser, cinayet büronun amiri ve ben dedi içinden. içeri girdiğinde sigara dumanında hiç bir şey net değil, yoğun dumandan gözleri sulandı. Herkesi selamladıktan sonra konuyu anlattı. ilk cinayette gördükleri ile ikincisi arasındaki farkları. Mantar panoya asılı resimleri inceledi. Biri 24 yaşında bir kız, diğeri ise 26 yaşında bir erkek cesediydi. ikisi de hunharca katledilmişti. Şef bu cinayet ikilisini Cengiz in ve yanına vereceği iki dedektifin incelemesini istiyordu. Cengiz cinayet büro da çalışmadığını dile getirecek oldu ise de amiri hemen sözünü kesip işe başlamalarını istedi. Ona ise sadece evet demek kalmıştı. Kapıya çıktığında bir yığın gazeteci vardı hepsi bir cevap bekleyen sorularla dolu olduğunu düşünürse uzun işti ve uğraşacak hiç zaman yoktu. Diğer ekip elemanları daha cinayet büro da yeni başlamışlardı. Birisi fatih 27 yaşında 1 sene olmuş mezun olalı diğeri kağan 28 yaşında ve 1,5 senelikti. ikisi de uzaktan bakıldığında polis gibi değil de aksine club çocuklarına benziyordu. Küpeler, düşük bel pantolonlar converse spor ayakkabılar. iyi kötü bir şey olur dedi ve el sıkıştılar. Oda da ki toplantı akşamın geç saatine kadar sürdü. Görev paylaşımı yapıldı, fatih cesetlerin aile yapıları ve nüfus kayıtlarını kontrol edecekti, kağan ise okullarına gidip bilgi alacaktı. Ben de adli tıp a gitmeliydim. Maalesef rapor halen gelmedi. Alper i görünce sevindim ama o beni gördüğüne pek sevinmedi. Çünkü çıkartılan raporda hiç de iç açıcı bir durum olmadığını anlamak için suratına bakmak yeterdi. Alper in odasına geçtik önce raporu göz ucuyla okudum. Alper in verdiği bilgiye göre olayı yapan doktor olmalı, ceset üzerinde yaratılan kesikler neşter kullanılarak ve el titretilmeden yapılmıştı. Tam anlamıyla bir ustalık vardı. O yüzden kağan a okuldan sonra moda ve istanbul da işten ayrılan / atılan doktorların listesini almasını söyledim. Ayrıca bir not daha vardı ortada. Bu seferki kurbanın boynuna ufak bir kesikten sonra oraya sıkıştırılmıştı ve ince fark edilmeyecek şekilde dikilmişti.. Kahretsin kurbanın boyun kısmına bakmak aklıma gelmemişti yoksa çoktan gözüme çarpardı. Notta ise sadece;

    OYUN YENi BAŞLADI.

    Yazıyordu.

    -2-
    Fatih o zaman kadar bütün nüfus dairesinden alabildiğince bilgi almış ama göze çarpan herhangi bir aksaklık yoktu. Kağan ise akşam 35 sayfalık bir liste ile gelmişti. istanbul da doktorluktan ayrılan ölen ve atılan bir sürü doktorun listesi vardı. Yaklaşık olarak 350 kişiden oluşan bu listenin tamamını gezmek ayları alırdı ama ne o kadar zaman vardı ne de o kadar kişiyi sorgulamak için polis memuru mevcuttu. iş tamamen omuzlarındaydı. Amirleri cinayetlerin failinin hemen bulunmasını artı dosyanın kapatılması hususunda acil olunmasını emretmişti. Emir demir i keserdi yapacak bir şey yok. Fatih, Kağan ile sabah a kadar yaptığım incelemede hiçbir kural dışı durum yok. Her şey kuralına göre düzenlenmiş belki de bu listeleri bile almak saçmaydı. Ne kızın ne de adamın hiçbir suçu olmadan öldürülmesi çok fazla şaibe içeriyordu. Ortada sadece iki not vardı. Grafoloji uzmanları yazıyı aynı kişinin yazdığını çıkarmışlardı. Çünkü harflerinin yazımından kullanılan kaleme kadar her şey aynı düzeydeydi. O zaman durum aynı kişi tarafından yapılan cinayet olduğu gün gibi ortadaydı.

    Sabah: 10:30
    Yer: Bostancı Polis Karakolu

    -Kağan nedir elimizdeki son bilgiler?
    -Şu an sadece işi yapanın doktorlukla yakından ilgisi olduğudur. Beden üzerindeki kesikler muntazam sorunsuz yapılmış.
    -Fatih?
    -Bu tür ustaca işlemler yapan bir sürü doktor var her birini sorgulamak saçma olur. Aralarında ayrım da yapılamaz. Türk Cerrahlar artık çok iyi konumdalar eskidendi kötü işlemler yapıp insan hayatlarıyla oynayan doktorlar yok artık.
    -Doğru o yüzden ölen adamın evine bir kere daha gideceğim. Belki görünmeyen başka bir şey vardır.
    -Sorun olacağını sanmıyorum.

    Eve girdiğimde hala yatağın üzerinde kanlı çarşaf duruyordu. Elbiseleri de alınmamış ya da unuttular mı ? Pantolonun cebinde bir şeyler olabilir mi neden olmasın? 100 lira bir adet zippo marka çakmak ve camel sigarası hiç bir şey alınmamış ceplerden. Çakmak cebinde bir kâğıt parçası var. ‘’ Susuzluğunu gidereceğim hayatım sevgilerle Bülent tel no: ‘’ Bülent !? Bir bakalım kimmiş bu Bülent?

    Saat: 13:50
    Yer : Taksim

    Zil de Bülent diye bir isim yok. Herhangi bir zil e basınca çıkan kadın Bülent in bir alt katta oturduğunu söyledi ama şu anda evde yokmuş akşam a gelir dedi. Olsun beklemek için zamanı vardı. Zaten o da Beyoğlu’ndaki grafoloji kurumuna uğraması gerekmekteydi. Rapor da çok önemi olmasa da cinayetlerde kullanılan kalemin markası için bilgi alabilirdi. Artık bu bir kurgusal düzen almaya başlamıştı. ister istemez bu düzensiz düzene girecek ve sonuçlarıyla artık ne olursa olsun karşılaşmaya başlayacaktı. Rapor da, kalem hakkında hiçbir bilgi yok eskiden kırtasiyelerde satılan hokka – divit ikilisini kullanılmış. Bu tür cinayetler aslında Türkiye de fazla olmuyor aksine Avrupa ülkelerinde bu türden cinayetler daha fazla. Çünkü Türk insanı daha merhametli çok fazla damarına dokunulmuş olması gerekiyor ki bunu yapabilsin. (Rapor sonrasında yine Bülent in evine gelir)

    —iyi akşamlar Bülent bey mi?
    —Evet Buyrun?
    —Komiser Cengiz Han (kimlik çıkartılır gösterilir) Konuşmamız gerekiyor sizinle. Birkaç sorum olacaktı. Bir gün önce öldürülen Zeki. (Cebindeki notu çıkartır gösterir) Bunu siz mi yazdınız.
    —Lütfen içeri girin apartman da bunları konuşamam. (içeri alır)
    -Zekinin cebinde sizin cep telefonu numaranızın yazılı olduğu bir not kağıdı çıktı. Aranızda eşcinsel bir yaşam mı vardı ? Ya da erkek arkadaşın mıydı? Aranızdaki münasebet in derecesi nedir?
    -Sadece şişli de bir ev partisinde görüştük orada tanıştık. Onunla yakın olmak istedim ama o başkasını tercih etti. O akşam tanımadığım biri ile evden çıktı. Sonrasında ben zaten burnumun ucunu bile göremiyordum. Not u verdim o kadar.
    -Nasıl biriydi evden çıktığı kişi.
    -En fazla 35 yaşlarında. Saçları çok kısa aynı üst düzey sert subay tiplerindeydi. Sadece gelişini hatırlıyorum. Ama sonrasında alkol ün de etkisiyle yumuşamış olabilir.
    -Onu tanıyan birileri var mıdır sence?
    -Bilmiyorum kimse ile konuşmadı bende sormadım kimseye.
    -Şişlideki evin adresini ver bana sahibi ile konuşmam gerekiyor.

    Fatih;

    -Merhaba cinayet bürodan geliyorum size kızınız hakkında birkaç soru sormam gerekiyor.
    -Buyrun ama eşimin konuşacak hiç hali yok yeterince acı çekiyor.
    -Tamam sizinle konuşurum o zaman. Kızınız Dilara’nın hiç sıra dışı hareketine rastladınız mı ? Yani size alışılmadık gelen. Uyuşturucu yada eve çok geç gelmeler. Sizinle tartışmalar filan?
    -Hayır
    -Peki bir erkek arkadaşı var mıydı?
    -3 ay önce ayrıldı. Çünkü evlenmek istiyordu kendisinin ailemize uygun olmadığını söyledik bu sebeple de ayrıldığını anlattı. Çok üzülmemişti fakat ara sıra ağlama seslerini duyuyordum.
    -Tamam peki onun adresi telefonu var mı ?
    -Belki telefonunda olabilir. Bir saniye. işte telefon numarası adı Serhan.
    -Teşekkür ederim.

    10 dakika sonra!!

    -Alo şef. Kızın 3 ay önce ayrıldığı bir erkek arkadaşı varmış. Adam için ailemize uygun değil demiş kız babasına. Ama başka sebep söylememiş.
    -Ben de Zekinin erkek arkadaşına ulaştım. Eşcinsel bir şeyler yaşamış. Ölmeden önceki akşam şişli de bir evde yapılan gece partisinden 30–35 yaşlarında kısa saçlı asker görünümlü biri ile çıkmış. Ev sahibi ile görüştüm ama. O da tanımıyor. Kağan ne durumda?
    -Bilmiyorum şef.

    1 saat sonra!!

    -Cengiz!!
    -Efendim?
    -Acil olarak ikitelli başak şehir e gelmen gerekli. Sanırım bir cinayet daha var.
    -1 saat e oradayım.

    Başak şehir, şehir merkezine çok uzak olmasına karşın kendi içersinde yeterince imkanı sunuyor. Ev in önündeki kalabalık zaten tüm dikkatleri çekiyor. Kalabalığı sevmiyorum. 12’nci kat a doğru asansörle gidelim. Her zaman ki gibi. Yukarı çıktığımda olay yeri inceleme uzmanları işlemlerini tamamlıyordu. Fotoğraflar çekilmiş parmak izi aranıyordu. içerdeki 21 yaşında bir kız. Adı Zuhal. Üniversite öğrencisi. Ailesi tarafından çok seviliyor sorunu yok aksine çok sevecen ve sıcakkanlı bir kız. Odasında Led Zeppelin posteri, eski 45’lik plaklar standart bir kız çocuğunun odası işte. Duvarda ders programı. Kapıda yine hiçbir zorlama yok. Annesi babası şehir dışındaymış. Tek başına yaşayanları yakalıyor bu katil. Şu verilen eşkale uygun kişiyi bulabilirsek onunla konuşma şansımız olacak daha fazla ama lanet olsun ulaşamıyoruz kimseye. Ama otopsi yapılmadan önce ben bakmalıyım bu cesede.

    -Evet beyler bayanlar herkes dışarı. Kimse kalsın istemiyorum.
    -Şef daha bitmedi işimiz :?
    -Tamam bitince size haber veririm gelirsiniz yine. Sadece 10 dakika istiyorum sizden.
    -Yine ne çeviriyorsun Cengiz!
    -Güle güleeeeee.

    Bakalım ne varmış şimdi. Hımm yaklaşık öleli 2 saat olmuş beden hala sıcak. Bileklerde baskı yapıldığına dair izler var. Bayağı güçlü biriymiş katil. Ayrıca ayak topukları bacaklarına dikilmiş bir halde sanki namaz kılar biçimde bırakılmış bu kız. Topukları pudralanmış, pişik kontrolü yapılmadığına göre bakalım temizleyelim şurayı. ( yerdeki ıslak bezle ayak tabanlarını temizler kızın ) Yine mi bir adres!! Fethi paşa korusu. Ne bu lanet olsun ağaç ev de mi yaşıyor.

    —Fatih?
    —Evet şef.
    —Yanına birkaç kişi al ve fethi paşa korusuna git hemen acil.
    —Hemen yola çıkıyorum.

    Bakalım ne var. Yerde bir postacı çantası mı? Aynı çantayı ilk cesedin evinde de görmüştüm. içi bomboş. Bu işin iyice boku çıkmaya başladı. Ve ve ve bir not daha.

    -
    -
    -
    - iNSAN HAKETTiĞiNi ALIR-

    Arghhhhhhhhhhh lanet olsun pislik orospu çocuğu!!

    -3-

    Evet bu tür partilere gelmeyeli çok oldu. Eşcinsel olmasam da buradan uygun olan bir sürü seçenek var. Hatta şu anda bana bakan çocuk. Belli ki kendisine çok güveniyor. Ayrıca alkol de sınırını aşmış. Bu benim için uygun. (Zeki gelir yanına)

    -Bu ev partileri çok daha rahat oluyor. Herkes birbiri ile daha kaynaşıyor. Sence de öyle değil mi?
    -Bilmem genelde kafamı dinlemek için çok rahat ediyorum. Senin ki gibi bir analiz yetisine sahip değilim.
    -Yok yok gerçekten öyle. Adım Zeki.
    -Nejat.
    -Subay mısın?
    -Hayır sadece o tarz saç stilini seviyorum. ( Gülümser )
    -Seni daha önce görmedim.
    -Ben seni çok gördüm ama.
    -içki içelim mi? Ben sadece tekila istiyorum kısa ve öz.
    -Acayip sıcak burası neden çıkmıyoruz dışarı.
    -Tamam çıkalım ama bana gidelim ne dersin?

    Biraz daha içeride dursaydık eğer vazgeçip tekrar başka yol arayacaktım. Bu insanları anlamıyorum nasıl kişiler bu kadar boş vakitleri var. Daha faydalı uğraşları olmalı. Eve geldiğimde direkt üstümü çıkardım. Zaten çok fazla sıcak var ve terlemekten nefret ediyorum. ( Zeki gelir odaya )

    -Sıcak gerçekten. Temmuz ayı bu sene daha sorun olacak herhalde.
    -Olsun önemi yok.

    Zeki alkol ün de etkisiyle yakınlaşır Nejat a doğru. Nejat saçlarından tutar onu ve yanındaki enjektörü direkt şah damarından içeri pompalar. Zeki onu iter ama alkol ün etkisiyle ayakta duramıyordur, Nejat ona doğru bakarken yavaş yavaş görüntü gider.

    3 saat sonra…

    Etrafta bir sürü mum var. Ama! Gözlerini kapatamıyordur Zeki. Gözkapakları yukarı çengelli iğne ile tutturulmuş, arada bir suratına su atıyor. Zeki yalvarmaya başlar. Zeki elinde tuttuğu bıçakla önce susması için her iki yanağını da kesti. Artık konuşamıyordu böylesi daha iyiydi.

    -Sizi anlamıyorum kendi cinslerinizden ne zevk alıyorsunuz!! ( Çok derinden puslu bir ses ile konuşmaya devam eder .) O kadar güzel şeyler vardı ki burada. Sizler tam anlamıyla sapıksınız. Aileleriniz sizleri bu şekilde mi yetiştirdi!! Sizler yaşamayı bile hak etmiyorsunuz. Bu dünya da oksijen tüketiyorsunuz ben ise pislikleri temizlemenin huzurundayım. Vicdanım rahat. Eline aldığı çekiçle önce sol bacağı diz kapağına vurur ve acıyla inlemesini izler. Çünkü o acıyı çekerken cezasını verdiğinin düşünüyordur. Aynen o kız gibi. Sigarasından son dumanını üflerken elindeki çekiçle bu sefer sağ diz kapağına asılır. Her iki diz kapağı da dağılmış durumdadır. Zeki acıyla inlerken yavaş yavaş gücünü kaybettiğini anlamaktadır ama bağıramamaktadır çünkü yanaklarındaki kesiklerden kan akmaktadır. Acısının hafiflemesi için ikinci kez enjektörü eline alır son dozu da verdikten sonra cebine koyar. Elindeki eldivenler çok sıcak yapıyor ellerimi der ve cebinde bulunan donanım çantasından neşter i çıkartır. Boynuna ufak biz çizik atar ustaca ufak not kâğıdını oraya yerleştirir, kanın pıhtılaşması için eliyle tampon yapar.

    Dilara, belki de ailesi onun için ne hayaller kuruyordu. Ama onun umurunda değildi. Onun tek düşündüğü yattığı erkeklerden aldığı paraydı ve bu iş için kendi evini kullanıyor olması da çok büyük sorun oluyordu fakat iyi para sağlıyordu. Her zaman ki gibi onun bu işi yaptığını kimse bilmiyordu ama bir şekilde düzene oturtmuştu. Şu okul a bir haftadır gelen adam onun dikkatini çekmişti hatta okuldaki kızlar onun gibi bir erkek arkadaşı olsun isterdi lakin bu durumda hiç mümkün değildi. Okul rektörlüğünden sınavları ile ilgili yazıyı aldıktan sonra yine aynı yere gidip ava çıkacaktı. (rektörlük binasına gider binanın kapısı kaplıdır daha sonra gelinmesi söylenir. O sırada küfrü basar.

    -Piçler..
    -Bu kadar sinirlenme, mutlaka açılacaktır yarın halledersin.
    -istemez!! alsınlar başlarına çalsınlar bırakacağım okul u bu yüzden. ( adamla beraber yürümeye başlarlar )
    -Bırakılmaz okul bu sebeple. Hangi bölüm okuyorsun ?
    -iktisat.

    Otobüs durağına kadar yürünür beraberce. Sonrasında aynı otobüs binilir. Muhabbet haliyle ilerlemiş ara sıra espriler yapılır ortam şenlikli olsun diye.. Kız, hayatın zorluklarını anlattıkça anlatıyor gözleriyle yeni tanıştığı adamı süzüyordu bir yandan. ( Akşam için müşterisinin hazır olduğunu düşünmeye başlamıştı. ) Çıktıklarında sadece akılarında olan muhabbetin düzeyiydi. Her şekilde yakınlardı adamın gözlerinin içindeki gülümsemeyi kız görüyordu fakat adam kıza baktıkça daha seviniyordu bu kadar kolay olacağı kimin aklına gelirdi ki . Kız devamlı omzuna dayalı çantasını soruyordu içine bakmaya çalışıyordu ama izin vermemişti. Özeldi onun için, eve gidince içeriğini göstereceğini söyleyip konuyu geçiştirmekte fayda buldu. Eve girdiler önce öpüşmeye başladılar hararet en yüksek e çıktı, birbirlerinin dudaklarını ısırmaya başladılar. Adam elini direkt kızın boynuna doladı, kız sert bir sevişme yapacağını düşünüyorken iğnenin acısıyla adamı geri itekledi. Sıcaklık çok yakınından geçiyordu. Bir anda kalp atışları hızlanmaya başladı. Sonrası ise hissizlik oldu. Gözlerini açtığında durum kötüydü. Karşısında oturuyordu o adam.

    —Neden?
    —Ne neden? Çöz beni.
    —Daha geçerli bir talepte bulunmalısın. Sorularıma cevap vermeyip bir de istekte bulunmak sence de haksızlık değil mi?
    —Ne yaptım ben sana ne dedim çöz beni ailem var benim. Annem babam onlar çok üzülürler.
    —Üzülmek mi? işte sana bunu sordum neden diye? Neden o insanların hayallerini yıktın. Sadece senden okumanı istemişlerdi. Sen ise bedenini kullandın insanların kullanımına açtın yazık oldu sana. O insanlara yazık oldu. Şimdi geri dönüş yok bu yoldan. Mutlaka silinmelisin bu diyardan.
    —Yapma yalvarırım yapma.
    —Bana gerek yok. Bedenine enjekte ettiğim morfin zaten seni yavaş yavaş alacak.

    ilk kesik ayak tendonlarınaydı. Önce sol ayak ve sonrasında sağ ayak. Aşil tendonlarından süzülen kan yatağı kırmızıya bulamıştı. Neşterin ufak bir hareketi yetmişti ayırmaya. Ama kız bağıramıyordu. Sadece uyuşturucunun etkisi ile yarım yamalak konuşmaya çalışıyordu. Sağ elinin işaret parmağı yukarıyı gösterecek şekilde dikmişti. Kendi bedenin yaptığı saygısızlık için bu ceza azdı ama her seferinde bu ızdırab artacaktı sadece yakalanmamsı gerekiyordu. Posta çantasındaki el izleri nedeniyle çantayı ıslattı ve orada bıraktı. Pudra döktü parmak izi var mı diye baktı, bulamadı. Son olarak not u da yerleştirdikten sonra arkasını dönüp gitti. işi bitmişti artık şimdi kapanıp ağlaması gerekiyordu. Bunu sonlandıramayacaktı sonu yoktu. Evi çok güzel değildi fakat kendi iyi döşemişti balıkları ve kuş u vardı. Bu konu da maddi olarak desteği aldığı kişiyi tanımıyordu. Ona ulaşmıyor aksine o buna ulaşıyordu. Adres ve verileri veriyor, bilgileri, kişiye nasıl ulaşacağı hakkında bilgileri eksiksiz veriyordu. Maddi finansman da sağlanıyor, ev ve diğer kolaylıklar onun için tamamlanıyordu. Ama bunu neden yapıyordu. Yani bu kişi neden insanları cezalandırıyordu. Bir süre sonra telefonunun çalmasıyla soru sormayı bıraktı.

    -Evet.
    -Ne yaptın?
    -Kız ve erkek tamam ama kız biraz daha zorlayıcı oldu. Sanım vicdan hesabı çekmek istemedim.
    -O zaman işini çabuk yap vakit kaybetmek bize göre değil. Bir akıllı polis konuya dahil oldu engelleme çabalarıma rağmen. Sen sadece verileni yap gerisinin bana bırak.
    -Sorun yok maskemi takar vazifemi yaparım.
    -Şimdi Gebze de vereceğim adrese git. Orada işini biraz daha kısa tut ve kesin olsun. Artık bu iş seri ye bindiğine göre fazla uğraşmaya gerek.
    -Peki.

    Ve yine başladı aforoz işlemi..

    Dilara, kendi hainde gözüken alternatif giyimli bir kızdı. Daha çok okul a gidip gelirken arka yol da üzerinde askeriyenin önünden geçerdi. Fotoğraf çekmeyi sever ayrıca çok da konuşkan biriydi. Bir erkek arkadaşı vardı adı Serhan. Onunla da fotoğraf makineleri için açılan panelde tanışmıştı. O da fotoğraf çekmeyi seviyor ama nedense buluştuklarında hep Dilara’nın fotoğrafını çekiyordu. 6 ay olmuştu Serhan’la birlikte olalı. En sonunda onu ailesi le tanıştırmış annesi Serhan ı beğenmese babası kızının iyiliği için ses çıkarmamıştı. Ama annesi çok ters çıkmıştı. Bir gün annesi ve babası günü birlik şehir dışına çıktığında Serhan ı evine çağırmıştı. ilk olarak sevdiği adamla yalnız sadece onlara özel bir gün olacaktı. Her şey hazırdı yemek masası, onun için iç çamaşırı almıştı, evdeki çarşafları değiştirmiş. Annesine yardım etmediği kadar bugün sabahtan beri çalışmıştı. Ve saat 15:00 gibi her şey tam dı bir tek eksik Serhan’dı. Saat 16:30 gibi kapı çaldı, kapıyı açtığında karşısında bir adam duruyordu.

    -Dilara ŞEN ?
    -Buyrun? ( Adam genç göstermesine karşın ses tonu hiç de genç gibi değildi. Gözleri çok keskin bakıyordu. )
    -Size bir mektup var şuraya imza atmanız gerekiyor.
    -Elbette.( Gülümsedi. )

    Bir anda acı ile kıvrandı. Karşısındaki adam elini ağzına koymuş, boynunda içeri bir şey enjekte ediyordu. (Gözler kapanır.) Gözlerini açtığında bağlıydı. Bir tezgâh üzerinde duruyor ayakları ise pedal gibi bir şeye bağlı ve elleri de bağlıydı. Adamın sesini nefes alışını duyuyordu ve çok sakin olduğunu anlayabiliyordu. Kendisi ise korku içersinde panik tak yaşıyordu. Hızlı nefes almalar, hızlı atan bir kalp ve kollarındaki iplerin sertliğinden dolayı parmaklarından aşağı kandamlalarının izini hissediyordu. Pedalı çevirmeye çalıştı ve ağzına takılı bir oksijen maskesini hissetti. Pedalı çevirince oksijen tüpünün pompası yukarı aşağı iniyor temiz hava geliyordu. Dilara ciğerlerinin açılmasını sağlamak amacıyla biraz daha biraz daha derken bir omzundan gelen acıyla kıvrandı. Şimdi üstü ıslanmıştı ve acısı da 5 kat daha artmıştı. Bir ses tüm her şeyi bozdu.

    -Evet Dilara sanırım düzeneği anladın.
    -Kimsin ?
    -Tanımanın bir anlamı olacağını düşünmüyorum.
    -Ne yapıyorsun benim evimde? Ne ne ne? ( kucağına gelen resimlerle şok olmuştu)
    -Bunları nerden buldun? Sen nasıl ele geçirdin?
    -Bu kadar ağır bir suç un hafif cezası olur mu sence? ( Sesi iyice sertleşmeye başlar)
    -Bunlar bana ait değil. Yalan söylüyorsun. ( ama ses kesilmiştir.)

    Sonrasında burnuna gaz kokusu gelmeye başlar. Nefes almak için pedal çevirmek zorundadır ama pedal çevirdikçe de arkadaki silahın ayarlı pim i gerilir ve silah ateşlenir. Dilara ağlamaya başlar Tamamen işlerin bu boyuta geleceğini düşünmemiş usulca kaybolacağını düşünmüştür. Pedalı biraz daha çevirir ve BAM!!, omzundan aşağı almıştır yarayı inlemeye çalışır ama oksijeni bitiremez. Artık her iki şekilde de öleceğini bilmektedir. iyice asılır pedallara, son kurşunda girer sırtından içeri. Gözyaşları artık yağmur olmuştur ama neye yarar son kez odasına bakar son kez annesi babasının resmine bakar..

    -ÖZÜR DiLERiM iHANET ETTiM-

    Der ve iptal olur..

    -4-

    Cengiz, Dilara konusunda çok gariptir. Kızın kucağında buldukları resimlerde hep askeri birliklerin resimleri çekilmiş halde ve belirli saat aralıklarında gözükmektedir. Bir anlam çıkartamaz. Neden der? Neden Dilara bu resimleri çektin? Neydi amaç? Serhan a ulaşalım bakalım.

    2 saat sonra Kurtuluş.

    -Merhaba Serhan ZiRKOPYAN ın evi mi ?
    -Evet?
    -Polis konuşmamız lazım.
    -Sebep? Sizinle herhangi bir işim olmaz benim.
    -Belki de eski kız arkadaşın Dilara’nın vardır. Ne dersin?
    -Gidin o zaman onunla konuşun benimle ne işiniz olur ki.
    -Öldü kahrolasıya geri zekalı adam . Aç kapıyı yoksa daha çeşitli içeri girme şansımızda vardır zorlam şansını istersen. ( Kapı açılır ve içeri girer )
    -Tamam tamam başımın derde girmesini istemiyorum.
    -Başın dertte zaten bunu düşünme.

    Sorgulama başlar. Kağan ve fatih, Serhan a baskı kurdukça kurarlar fakat adam çok sakin gözükmektedir. Burada gerekli uygulama olamayacağı için merkez e götürme kararı alırlar. Zor olur ama götürülür. Direkt sorgu odasına sokulur sorguya Cengiz Han girecektir. (Bir hızla girer odaya. )

    -Sevgiline ne olduğunu biliyorsun değil mi?
    -Duydum detayını bilmiyorum. ( masaya önce kızın resimleri koyulur, sonrasında diğer resimler ortaya atılır, direkt sorulara geçilir)
    -Çok kötü gerçekten. Peki diğer fotoğraflar ne için ?
    -Sana sormalı!! Kız arkadaşının evinde sana gönderilmek üzere hazırlanmış zarf ın içinden çıktı. Bu tür bilgiler pek iyi değildir bilgin olsun. Sen T.C vatandaşısın bunlar hainlik kapsamına girer. ( Der ama zorlayıcı birkaç bilgisi vardı )
    -Bakın hiçbir şekilde bilgim yok. Biz ayrıldık o zaten fotoğraf çekmeyi seviyordu. Sanırım orada burada her ne varsa çekmiş. Bunlar aralarına sıkışmış olan.
    -Oyun mu oynuyoruz lan burada. Kimi kandırıyorsun sen. Oğlum neden bunlar sana verilecekti. Konuşsana lan. Ülkeni mi satıyorsun yoksa kız arkadaşını mı satıyorsun müşteri resimleri mi bunlar. Ne lan ne ne ne!! ( geri odaya gider kameranın kapatılmasını ister )
    -B-i-L-M-i-Y-O-R-U-M dedim ya sana ( der ve tokat gelir)
    -Söyle lan söyle bana veriyordu de bilgi sızdırıyordum de.
    -Kanıt yok elinizde. Ayrıca benim başımı belaya atmak için de o zarfın üzerine ismim yazılmış olabilir.
    -Ama ufak bir ayrıntı var. Zarfın üzerine yazıyı yazan Dilara değil, başka biri. Karakterleri kontrol ettik. Seni boşu boşuna almadık buraya. Bizim de kendimizce yöntemlerimiz var değil mi.?
    -inanmıyorum (der ve bir tokat daha yer.)
    -inan bence seni başka bir yerinden yakaladık çocuk. Katil olmasan bile terörle mücadele kapsamında seni içeri attırmak için çok fazla kanıt var elimizde..

    Fatih, Kağan ve Cengiz toplantı odasında en ufak ayrıntıları bile değerlendirmeye başlamışlardı. Panoya asılan resimler arasında bağlantı kurulmaya çalışılıyordu ama olmamıştı.. Ayrıca tüm bağlantılardan bilgi alınmış ufak tefek bilgilerden çember tamamlanınca her şey bitecekti…

    -Evet arkadaşlar son bilgileri de birleştirmek gerek. ( tahtada 3 resim 3 nün de altında tüm detaylar var. )
    -Şimdi millet konuşalım her şeyi ortaya dökelim. Fatih?
    -Araştırmalar sonucunda hepsi özle olarak seçilmiş gibi. Fiziksel benzerlikleri yok fakat hepsi araştırıldığında detaylar farklı çıkıyor. (Cengiz dikkatli dinliyordu ama bir eksiklik vardı) Bu ölen 3 kişi de merkezi Karaköy de bulunan Ortodoks kilisesine bağlılar.
    -Yani hepsi Hıristiyan cemaatine bağlı doğru mu ?
    -Aynen öyle üstad . Oraya gidilmeli bence belki bilinen farklı şeyler vardır. işin diğer tarafı bu üçünün de topluma dair yüz kızartıcı ya da hainlik gibi gizli suçları var. Sanki bu katil onları cezalandırma yapıyor gibi. Hani Brad Pitt in 7 (Seven) filmindeki gibi. Obezlik açlık …vs ama toplumdaki kirli olanları arındırıyor çamaşır suyu ile değil öldürerek. Farklı bir ritüeli yok bilinenin dışında onları çok rahat ağına düşüyor bu da ikna kabiliyetinin çok yükse olduğunu göstermekte.
    -Tamam fatih, o zaman sen kiliseye git. Orada bulunan papazla konuş bakalım. Belki bilinen bir şeyleri vardır.

    Karaköy yılların eskitemediği bir semt. Alışveriş dükkanları, balık lokantaları, saatçiler, çok şey vardır orada. Haliç köprüsü her zamanki gibi balık tutanlarla dolu sabahın erken saatlerinde gelip akşama kadar balık tutulur. Yenilir mi yenilmez mi tartışılır ama aralarındaki dostluk güzel gözüküyor. Sakin bir hayat herkes için en iyisi. Yoksa bu kadar stres altında herkes bir gün erkenden öbür tarafı boylayacak. (Arabasını Karaköy kat otoparkına parkeder.). Mumhane caddesini takip etmeye başlar önce hesap uzmanlarının oradan geçer, sonra su kompresörleri satan dükkanları geçti Ara sokaktan girince karşısına gelen bina ‘’ Aya ionnis Kilisesi’’, eski tarihlerden biri orada olan ayrıca Anadolu Ortodoksları Baş Piskoposluğunu temsil etmektedir. Hafta sonları Pazar günü ayinlerinde çok yoğun olur onun dışında sade nezih bir dini mekandır. içeri girdiğinde kapıdaki görevliye papaz ya da peder ile görüşmek istediğini belirtti. 5 Dakika kadar kısa süreli bekleme sonucunda kendisi gelmişti. En fazla 35 yaşında gibi gösteren ayrıca yapılı, saçları elleri bakımlı , giyimi modern ama bakıldığında huzur veren tarzda bir din adamı karşımdaydı. Adı Ayhan. Kimliğimi göstermem neticesinde içeri davet edildim ve odasına çıktık. Oda beyaz saten boya, duvarlarda güzel ama maharetli bir ressam ın elinde çıkmış olduğu belli olan tablolar, bir adet haç ve birkaç çift taraflı evrak dolabı bulunmakta. Odanın sessizliğini , karşısında bulunan Fransız geçidindeki alış veriş yapan tüccarların sesi bozmaktadır ama oda tam anlamıyla oturup huzur a ermek için tasarlanmış bir durumda. Peder’e elimdeki 3 resmi uzatıp tanıdığı olup olmadığı hakkında bilgi almak istedim.

    -Bu 3 kişi arasında tanıdıklarını var mı?
    -Evet, 3 ü de her hafta sonu düzenli olarak gelirler ve ayrıca her gelişlerinde günah çıkarmayı da ihmal etmezlerdi.
    -Peki bu günah çıkarma kabinine siz mi giriyorsunuz?
    -Hayır, o konuda başka bir papaz daha görevli o ilgilenir. O bana göre daha sakin bir anatomiye sahip. Salyangoz misali tepkisiz sadece merhamet odaklı.
    -Peki bu kişilerin ailesel bilgileri var mı sizde?
    -Hayır yok, bu çocuklar bildiğim kadarıyla bizim dinimize sonra da geçtiler yani asil değiller hani denir ya imitasyon işte ondanlar.
    -Yani şu şişli deki masonluk, incil in arasında 100 dolar verilmesi gibi diyorsunuz.
    -Yok öyle değil. Onun gibi bir kandırmaca ne bana ne de cemaatimize uygun bir davranıştır. Öyle olsa şu anda bile kapımızda yüzlerce insan olurdu. Biz daha çok konuşma ile çağırıyoruz ama Müslümanlar dinlerine çok bağlı din değiştirmeleri için çok çok büyük bir kandırmaca gerek ama oda dedim ya bizde mevcut değil. Zaten bize gelenler daha ziyade kendi istekleri ile geliyorlar, istenilen de o değil midir? Din de zorlama olmaz olursa o din olmaz bence zulüm olur.
    -Peki giyimleri kuşamları davranışları hakkında bilginiz var mı ?
    -Konu hakkında diğer papaz arkadaşım yani Dimitri biliyordur. Çünkü ben ayini yönetirim, o ise günah çıkarma odasında yardımcı olur. Kendisi de 1 saat e kadar gelir isterseniz yemek yiyelim aşçımız gerçekten çok marifetlidir ve müslümandır kendisi.

    Müslüman olması bir kenara bu cinayet davasına girdi gireli çok yemek yiyordu fatih. Sigara ve alkol kullanmıyordu ama çok fazla yemek yiyordu. Kilo almaması içten bile değil, aksine su bile içse yarıyordu.

    dip not: hala devam ediyorum tamamlamak için.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük