beşiktaş iskelesi

entry5 galeri
    3.
  1. Ziyadesiyle üzgün olduğum günlerden birini yaşarken Beşiktaş iskelesinde , o çifti gördüm. Benim aksime , cesaret ve kararlılıklarını ispat edercesine yürüdüler iskelenin bitimine. Sarmaş dolaştılar yalnızlığım beni kucaklamışken ... . Öylece 6 saat durdum orada , eşlik ettim onlara , onlar güldüler bende katıldım , misafir oldum konuşmalarına . Gelecekten söz ediyolardı durmadan , çocuklarının nasıl olacağından , hangisine çekeceğinden . Gezecekleri ülkeleri , konaklayacakları otelleri ve yaşlandıklarında nasıl mutlu ve tatmin olmuş hissedeceklerinden söz ediyorlardı. Hepsini duydum ve sanki fikrim sorulmuşcasına , bana hitap edilmişcesine başımla onayladım onları. 6 saat sonra geldikleri gibi sarmaş dolaş ayrıldılar iskeleden , trafiğe karıştılar cesaret ve kararlılıklarının bir göstergesi olarak... Yavaşça doğruldum ve onların aksine en tenha noktayı seçtim kendime ilerlemek için , yalnızlığımın ve korkaklığımın bir göstergesi olarak.

    O günden sonra Beşiktaş iskelesine her gün gittim. 1 yıl boyunca görmedim onları. Sonra , kendimi o günün aksine tamamıyla mutlu hissettiğim bir gün , tekrar o kızı gördüm ... Ama bu sefer yalnızdı ve onları gördüğüm yerde , yani benim yerimde - yalnızlık imparatorluğunun tahtında - oturuyordu. Üzerinde siyah bir palto vardı ve ayakta dikilerek profilden izlemeye başladım onu. 1 yada 2 saat sonra içimde verdiğim iç savaşı kazanarak yanına doğru yürümeye başladım. Öyle fiyakalı yürüyordum ki sanırsın muzaffer bi komutanım da meydan savaşı kazanmış , maraşel olmayı bekliyorum . Tam yanına varmak üzereydim ki telefonu çaldı , Graham Bell'in cehennemde kablolarıyla asıldığı o uğursuz alet . Sol eliyle aldı telefonu ve kimin aradığına bile bakmadan açtı.
    - Alo , dedi ...
    - iskeledeyim , oturuyorum ...
    - Biliyorum ama kendimi burada iyi hissediyorum , dedi... Ümitlendim , insanlar kendilerini iyi hissettiklerinde birşeyleri kabullenmeye daha yatkınlardır. Bunu bilecek kadar kurnazdım.
    - Unutamıyorum ! diye haykırdı , o anda durdum . Az önce bastırdığım iç isyanım yeniden patlak verdi.
    - Unutamıyorum o kazayı , olmuyor , çok denedim ...
    - Biliyorum , biliyorum ama bu birşeyi değiştirmiyor , dedi ve telefonu kapattı... Tam o anda bana dikti bakışlarını.
    - Ne istiyorsun , dedi ... Bildiğim ne kadar yön varsa hepsine bakındım ve sağ elimin işaret parmağıyla kendimi gösterdim. Bana bakarak onayladı başıyla.
    - Sana diyorum , ne istiyorsun , 2 saattir beni izliyorsun , dedi... Yutkundum ve peltek bir yürüyüşle yanına doğru seyirttim.
    + Oturabilir miyim ? dedim. Umursamazca çevirdi başını. Umursamaz insanlara istediğinizi yapabileceğinizi de bilecek kadar içten pazarlıklı olduğum için kuruldum hemen yamacına.
    + Sizi daha öncede burada gördüm , dedim gayrı ihtiyari olarak iskelenin en ucunu göstererek.
    - Ne olmuş ? dedi aynı umursamazlıkla.
    + Yanınızda biri vardı , sanırım erkek arkadaşınızdı , dedim... O anda nefesim tutuldu işte. Ayağa kalkmıştı ve sağ kolunun olması gerektiği yerde bir boşluk vardır. Paltosunun sağ kolu , cebine sokulmuş ve içi boş bir halde duruyordu. Yutkundum ...
    - Olabilir dedi , gözlerini benden kaçırarak. içine yayılan özlem ve üzüntüyü hissettim . Umutsuz insanların karşı koyacak gücü olmadığını da bilecek kadar hilekar olduğum için cesurca devam ettim konuşmaya.
    + Sanırım terk etti sizi dedim ... Yavaş yavaş yürümeye başladı ve :
    - Hayır biz öldük , dedi tahtımı tekrar kazandığım o anda .

    Tahtıma kuruldum ve trafiğin içinden cesurca çıkarak , zamanla olan karşılaşmaları için iskelenin en ucuna yürüyen yeni çifti seyretmeye başladım. Sarmaş dolaştılar , yalnızlığım beni kucaklamışken .
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük