küçüktüm, henüz okula bile başlamamıştım. komşuya, arkadaşımla oynamaya gitmiştim. evde şişirilmiş üç beş balon vardı.
arkadaşıma, balonlarının çok olduğunu söylediğimde bana, annesinin çekmecesinde daha fazlasının olduğunu söyledi. inanmadım*. yatak odasına girdik, çekmeceyi açtı. dikdörtgen şeklinde yapısı itibariyle biraz da zarfı andıran bir şeyi gösterdi. içini açtı. sekiz tane balon vardı. üstelik daha önce hiç görmemiştim böylesini. bana bir tane vermesini söyledim. annesinin anlayabiliceğini, geçen gün aldığında ona çok kızdığını söyledi. balon senin değil mi diye sorduğumda annesiyle ikisinin ortak balonları olduğunu söyledi. benim annemle hiç ortak balonlarım yoktu. çok kıskanmıştım.
tam odadan çıkarken bir tanesini cebime attım. oyun oynadıktan sonra da eve döndüm. ama balonla bir türlü oynayamadım çünkü onu şişirememiştim. kaygan bir yüzeyi vardı. kimse görmesin diye tekrar cebime attım.
aradan bir kaç gün geçince annem cebimdeki balonumu bulmuş. beni çağırıp, onu nereden bulduğumu soruyordu. deliye dönmüş gibiydi. gözleri kocaman olmuştu. ne söylesem inanmıyor üstüne daha da çok kızıyordu. o sırada abim ve arkadaşı kendi aralarında fısıldaşıp pis pis gülüyordu. çaldığımı anlamışlar diye düşündüm. büyük ihtimalle benim hakkımda konuşuyorlardı.
annem balonumu aldı. çöpe attı. hem korkmuştum hem de utanmıştım. hele abim ve arkadaşı aklımdan hiç çıkmıyordu.
şimdi anlıyorum abimin gülüşlerinin nedenini, annemin bu kadar büyük tepki göstermesini, sokakta buldum dediğimde inanmama sebebini. balon farklı demiştim ya, meğer o balon normal bir balon değilmiş.
ne zaman bir prezervatif reklamı görsem hep aklıma gelir bu anım. yine utanırım yaptığımdan ama yine gülümserim.
(bkz: çocukken yapılan salaklıklar)
(bkz: küçükken yapılan hırsızlıklar)