bu başlık geçen yaşadığım bir olayı hatırlattı bana. bu yazıyı hayata dair iç burakan detaylara yazacaktım vazgeçtim. ayrı bir başlık açacaktım, kafa yormak istemedim.( 50 karakter melli karakter ) uğraşmadım. bu kelebeğe benzettim olayı, o yüzden buradayım. anlatmak istiyorum bu kadını;
kocasıyla beraber bakkalda duran, karnı burnunda olan, hamile olan emel ablamı, hayata devamlı gülen bu tatlı kadını.
40 lı yaşlarındaydı ve ilk kez bebek bekliyordu bu kadın. ilk çocukları olacaktı. ne zaman bakkala girsem kızına patikler, kazaklar falan örerdi. '' ooo kukla abisi 2 ayı kaldı . oo kukla abisi 1 ayı kaldı '' diye neşesini paylaşırdı. şafak saydırırdı bana. zira çok samimiydim emel ablayla , kendi ablam gibiydi o benim. bebeği olacağının haberini duyunca emzik bile almıştım ona. ve derken sancılanmıştı ablam.
hastaneye kaldırmışlar. onuda dükkanlarının kapalı olduğundan anlamıştım. hemen telefon ettim kocasına '' ahmet abi hayır olsun inş. neredesin'' dedim. hastanede olduğunu söyledi, doğum olmuş. fakat ahmet abide titrek bir ses tonu vardı, sevinç değildi bu. dertli kederli gibiydi, zira boğazları düğümleniyor, yutkunuyordu. durumu öğrenmek, bebekle emel ablayı görmek için tarif ettiği hastaneye doğru gittim.
koridorda ahmet abiyi gördüm sırtını duvara dayayarak çömelmiş, dizlerine de kapanıp saçlarını avuçlamıştı. kötü bir şeyler olduğunun resmiydi bu.
diz çöktüm yanına ''abi noldu'' dedim. sarıldı bana ağladı.
( küvöze koymuşlar kızını, yaşaması mümkün değilmiş, durumu çok kötüymüş.) şok oldum.
işin acı tarafından biriside emel ablaya bunu söyleyememesi... küvözde olduğunu biliyormuş fakat...
yıkıldım bunları duyunca ve ilk kez bir hastanın yanına gitmek istemedim. ilk kez o kapılar bana bu kadar dar geldi. giremedim içeri. geri döndüm. önce bebeği görmek istedim.
ve büyük bir camın arkasından küçük bir camekanın içindeki bebeğe baktım.. 1 günlük bebek. 1 günlük kelebek...
ağlattı beni bu manzara. ağzındaki hortum, üzerinde teller meller sinir etti beni. gözyaşımı silip emel ablanın odasına çıktım. gelip görmeden gitmek, iki lokma bir şeyler demeden ayrılmak olmazdı. kapısını çalıp içeri girdim.