beşiktaş'ın 0 (yazıyla sıfır) gol pozisyonuyla ilk yarısını tamamladığı karşılaşma. rezalet bir oyun vardı beşiktaş adına. kimin ne yaptığı, ne oynadığı belli değil.
hilbert sağ açık mı oynuyor sağ bek mi belli değil. ekrem dağ sanki hayatında ilk defa maça çıkmış gibi. simao sabrosa her yere koşuyor ama bal yapmayan arı gibi, tek bir olumlu hareketi yok. manuel fernandes orta sahayı biraz olsun toparlamaya çalışsa da aurelio'nun rezalet oyunu sayesinde etkili olamıyor. geriden destek alamayan hugo almeida sürekli orta sahaya geliyor. hatta bir pozisyonda kendi yarı alanına kadar geldi topu almak için. kanatlar çalışmadığı için zaman zamanda kanatlara gidiyor. e böyle olunca gol atabilecek tek adam nobre kalıyor beşiktaş'ta ki nobre'de sefilleri oynuyor. deli ibo vasatın altında. ibrahim toraman toptan çok rakiple oynuyor, rakibine attığı dirseği hakem görmedi ama bu şekilde devam ederse ikinci yarı kesin atılır. sivok desen gelen her topu ileri şişiriyor, eski formunda değil. ilginç bir şekilde hakan arıkan henüz hata yapmadı. bakalım hata yapmadan tamamladığı bir maça şahit olabilecek miyiz?
ankaragücü ise hızlı başladığı maçta golü çok erken bulmasının etkisiyle, dakikalar ilerledikçe tempoyu düşürdü. ancak yine de beşiktaş'tan daha etkili hücum ettiği kesin. sestak-sapara-serdar özkan üçlüsü özellikle ilk 15 dakika içinde beşiktaş savunmasını delik deşik ettiler. bu süre içinde bir gol geldi, yüzde yüzlük bir gol kaçtı ve bir iki kez de son pasın yanlış verilmesi sebebiyle gol gelmedi. tabi burada drago gabriç'in de hakkını vermek lazım. çok iyi yönetti takımı.
son olarak, kenarda fatih tekke ve bednar gibi iki forvet oyuncusu varken orta saha oyuncusu adem koçak'tan forvet, stoper rajnoch'tan da libero yapmaya çalışan ümit özat'a ayrıca değinmek gerekiyor. olmuyor ümit hocam, göz var nizam var.
uzun lafın kısası, bu maç, iki takımdan biri oyun anlayışını değiştirmediği sürece böyle biter.