* çocukken çikolata aşırmak için küçük kardeşi televizyon dolabı üzerine tırmandırmak ve aşağıdan elle dolap desteklenirken el çekildiği anda dolabın altında kalmak
* pinokyo bisikletle yokuş aşağı pedal çevirerek inildiğinde, yokuş sonunda delik deşik yolda sarsıntıyla ilerlerken viraj alınamayınca incir ağacına çarpmak ve pinokyo bisikletin ortasındaki kolun açılarak katlanması ile bisikletin arasında kalmak. o dönemler ne kadar sıska olunduğu ise bisikletin jantları arasına giren kürdan bacaktan anlaşılır.
* kafanın balkon demirleri arasında sıkışıp kalması. ( 1 değil 10 değil...)
* gidilen bir piknikte bir çeşme etrafında koştururken çeşmenin yalağına düşmek. boğulma tehlikesi atlatmak. (bkz: bir kaşık suda boğulmak)
* kapsül hapı yutmayı beceremeyip bir de öyle boğulma tehlikesi atlatmak
* kafaya kereste düşmesi
* anneannenin gününde kalabalıktan kaçıp saklanırken koltuk arkasındaki prize parmak sokmak suretiyle çarpılmak. (ilk küfürümü o gün ettiğim yönünde bir rivayet var. nerden öğrendimse prizin annesine hitaben bişi yapıyım demişim.)