google a msn adresini yazmakla başlar önce paranoya. ardından adı soyadı aratılır. bir kaç forum bulunur, üye olunur, belki oda bulunmaz. hunhar bir sapık gibi farklı msn adresleriyle sevgili eklenir. sırf bikaç kelam etmek, bi 'defol git başımdan' yada ' beni rahat bırak, senden iğreniyorum, miğdemi bulandırıyorsun!' yazmasını görmek için. hatta belki sadece online görünen msn nickine bakabilmek için. sonra... sonra onuda yapamaz insan. içinden gelmez. telefon numarası, yerini çok iyi bildiğin bir yerde, kağıtta yazıyordur. aramak istese insan arar. sesini duyar, kapatır. ama arayamassın. içinden gelmez. hem sevip hem beraber olamıycanı bilmesi insanın elini kolunu bağlar. bunları bilmek özlemeye engel değil ki... özlersin. bir oyuncağın çalan sikindirik melodisinde bile onu özlersin. deli saçması programalarda onu özlersin, bir şehir adında, bir yemek adında, bir boktan tuvalet kokusu gördüğünde dahi onu özlersin.
ama olmayacaktır, olamazdır... sen başkasın o bambaşkadır. nasıl mutlu edebilirsin onu böyle? zerregüven veremezken nasıl rahat rahat seni sevmesini sağlayabilirsin? başaramaz kimse bunu. veremediklerin yüzünden onu mutsuz ettiğini bile bile daha bişi bekleyemssin ki...
sen burda günah çıkartıyorken o ntv spor dinliyor, belki yemek yiyor ve artık seni hiç düşünmüyor. düşünmüyor mudur? düşünüyordur. özlüyordurda ama şurda bir kaç hafta daha anar belki seni zihninde sonrası fısss...
sen de öyle olucaksın. unutmiycaksın belki onun gibi ama alışıcaksın. hayat bu güzelim. bir şeyler başlar bir şeyler biter.
yazımı sonuna kadar okuyan sabırlıokuyucu; öncelikle teşekkür ediyorum ama hiç bir şey katmadı bu yazı sana. isterdim bilgece konuşup, akıl verebilmeyi ama anladığın gibi bende de hiç kalmadı.