bu çetelerde tanıdık bir baro varsa başınıza birşey gelme olasılığı düşerdi ama bu sefer de polis gelip kimlik sorardı.
rahat oturamazdınız. polis bir de kızı evine teslim etmeye kalkarsa rezaletin daniskası çıkardı. üstüne bir de kızın abisinden ya da babasından sopa yerdiniz. (dikkat ederseniz polisten yiyeceklerinizi katmıyorum, arabanın arka koltuğunda "lan senin bacın yokmu" diye başlardı hep)
olabilecek en rahat şey piknik organizasyonuydu. mesire yerinin kuytu köşe bir yerine örtüyü serip oturdun mu tamam, rahat rahat muhabbet edebilirdin.
dönemin panoraması bu şekilde olunca bir kıza arkadaşlık teklif etmenin adı "beraber piknik falan yapalım mı" olurdu.
dönemin şartları gereğince de bu sorunun cevabı da "hayır" olduğundan "bu nesil nasıl evlenip çoğalacak lan" diye endişelenirdik.
ilki ortaokul birde, ikincisi orta sonda, üçüncüsü lise birde, dördüncüsü lise bir yaz tatilinde, beşincisi üniversite 2 de olan tekliflerin tamamı rededildi.
sonuncusu biraz düşünmek isteyerek ümid vermişti . cevabını 1,5 sene bekledim, kapısında yattım, sonra galiba kabul etmeyecek diye vazgeçtim.