son zamanlarda sıkça takip ediyorum zira kendisi nba'e son yıllarda gelmiş en iyi skorerlerden birisi. yani takım sıkıştığında topu eline atıp da isolation oynatacağınız, onun elinden gelecek sayılarla galibiyete ulaşacağınız, kısacası "zor anların kurtarıcısı" statüsünde bir adamdı. kobe bryant gibi diyebiliriz aslında. bir çok açıdan bana çok benzer gelmekteler zaten.
bu aralar detroitte ve rip olmadığı için kendisi oynuyor. tabi ben gordon gibi harika bir adam da takımda olduğundan aldığı süreleri pg olarak yerine getiriyor. combo guard olarak tanımlanabilir(di) kendisi ama ben gordon varken 1 numara oynaması mantıksız geliyor bana. 2'ye çekilebilir.
tabi burada başka bir nokta daha var. izleyenler de biliyor. t-mac artık eskisi gibi değil. ciddi anlamda değil ve %99 ihtimalle olmayacak. sezon ortalamasının bırakın 25'i, 15 sayıyı geçeceğinden bile şüpheliyim. diz sakatlıkları resmen bitirmiş kendisini. havaya sıçrarken bile yüzünden korku hep okunuyor. zaten atletikliğini de kaybetmiş, sahada gördüğünüzde şaşırıyorsunuz. toplanmış biraz, kilo almış. 8 yıl önceki o ince ama aşırı atletik t-mac yok. yerine sırt ve diz sakatlıklarından kalmış bir enkaz var.
şutu da iyi değil. çok yüzdesiz atıyor çoğu maçta. bazen kurtarıcılığa soyunup da takımını rahatlattığı maçlar olsa da detroit gibi amaçsız bir takımda bile çok büyük işler yapamıyor. ciddi anlamda %30'un altında şut attığı maçlar var kendisinin ve izlemesi acı veriyor. kendi şutunu yaratamayacak kadar yavaşlamış. sürekli el üstünden deniyor. içeriyi sıkışmadıkça zorlamıyor bile.
"bir efsanenin yitişi nasıl olur?" sorusu için güzel bir cevap arayan kendisinin 2003'teki maçlarının özet görüntülerine baktıktan sonra şu anki maçlarından herhangi birisini izleyebilirler. bir zamanlar "kobe mi? t-mac mi?" sorusunu sordurtan adamdı. şimdi isminden esame okunmuyor. sakatlık sen nelere kadirsin amk..