76.
-
'külyutmaz: necmi anlat köprücük kemiğini
necmi: köprücük kemiği küçük bir köprüye benzer mesela galata köprüsüne hocam.
şaban:(alttan tahtayı ittirir)
necmi kekeleyerek: ee şey büyük köprüye örnek boğaz köprüsüdür hocam
külyutmaz: ne zıplıyorsun öyle? sen benimle alay mı ediyorsun?
necmi: gelmeee gelmeee
külyutmaz: niçin gelmiyim oğlum
şaban alttan ittirerek: ne diyosun lan güdük?
necmi: gelmee git git
külyutmaz: korkma oğlum birşey yapmiyacağım
şaban alttan ittirerek: çekilsene ulan çıkamıyorum!
necmi: çıkmaa çıkmaa git git
külyutmaz: nereye gideyim?
necmi: git iştee! ooof
arkadan kalkan bir öğrenci: hocam necminin sinirleri bozuldu. dersi bilemeyince hep böyle olur hocam müsadenizle ben devam edeyim.
külyutmaz: peki oğlum anlat
necmi ve şaban fısıldaşarak:(n) şşt çıkma çıkma be! (ş)ben lan şaban (n) aptal erif külyutmaz derste (ş) ne derstemi ?!?
şaban o sırada iskeleti görür ve: aahhh canıım vah hocam benim vah vah görmeyeli nekadarda zayıflamışsın kemiklerin sayılıyor yav.
külyutmaz arkdan seslnir: şaban !
şaban: efendim hocam?
külyutmaz: nerdesin sen?
şaban: ben burdayımda sana ne oldu böyle ya?
külyutmaz arkadan dürter: Şaban !
şaban: yav dur şimdi hocamla konuşuyorum. ah canım benim
külyutmaz birdaha dürter: şaban !
şaban arkasını döner: nee? diyerek bir iskelete bir külyutmaza bakar ve eee sen külyutmazsan bu kim ulan.' der.