dersim soykırımı

entry46 galeri
    22.
  1. Daha sözde "Ermeni Soykırımı" ile ilgili başımıza bela olan söylemi atlatamamışken Amerikalı avukat Barry A. Fisher'in öncülüğünde bulunulacak olan girişimdir.
    Adı geçen avukat Barry A. Fisher, "Türk devletinin 1937-1938'de Dersim'de yaptığı katliamın, "soykırım" olarak tanınması için çalışmalar yapıyor.
    Bu yaptığı çalışmalar için de en büyük kaynak olarak Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'In 14 Ağustos 2010'da yaptığı konuşmayı kaynak olarak gösteriyor.
    Hatırlarsanız sayın başbakanımız o zaman kendisini dinleyen kalabalığa:
    "CHP'nin yeni genel başkanı nereli" diye sormuş, bu sorusunu da "Dersimli" diye kendi yanıtlamıştı.
    "Dersim'in köylerini, vergi vermediler diye kim bombaladı" diye yine sormuş ve "CHP bombaladı" diye kendi yanıtlamış "O zamanki Cumhurbaşkanının emriyle bombaladı. Kimdi Cumhurbaşkanı? inönü'ydü" diyerek tamamlamıştı. (Kaynak: 14.08.2010, Saat 18:45 Kanal D)
    Zaten aynı başbakan 4 Mayıs 2010'da AKP grubunda da inönü'yü, 60 milyon dünya insanının katili Hitler'e benzettikten sonra, tehdit dolu şöyle bir söz etmişti:
    "CHP bunu fazla kurcalamasın, dosyam, arşivim kabarık. Milletime açıklarım."

    işte şimdi CHP kurcalamıyor ama bir Amerikalı avukat kurcalıyor ve bu olayların gelişiminde belli ki başbakanımızın bu arşivi açıklamasını isteyecek. Kendisini, partisini ve de en önemlisi ülkesini oldukça zor durumda bırakacak!
    Eğer bir siyasetçi, günü kurtarmak için böyle tahrik dolu konuşmalar yaparsa sonuçlarının bu şekilde olmasına da çok şaşırmamak gerekir.
    Ülkemiz üç beş oy uğruna bir kez daha soykırımcı damgasıyla dünya gündemine gelecek.
    ve tabi bir başka konu da başbakımızın tarih bilgisi eksikliğinden kaynaklanmakta. Dersim katliamına ya da ikinci Dersim Harekatına sahne olan olaylar sırasında ismet inönü ne cumhurbaşkanı ne de başbakandı. Başbakan Celal Bayar iken cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk idi. Bu durumda sayın başbakanımızın Mustafa Kemal Atatürk'ü bu olayların gelişiminde soykırımcı liderler kümesine soktuğuna şahit olacağız belki de...

    Dersim'de o tarihte yaşanan olaylar neresinden bakarsanız bakın acı doludur. Masum bir çok insanda çıkan isyanda ölmüş ya da öldürülmüştür. Devletin bu insanlar için bir özür borcu bulunmaktadır. Ama unutulmamalıdır ki olaylara neden olan isyan sırasında da isyancılar bir kaç karakolu basarak buradaki askerleri öldürmüşlerdir. Örneğin; 1937 yılında Atatürk Singeç Köprüsü'nün açılışını yapmak üzere Dersim'e gelecekti. Bu köprünün bir ucunda güvenliği sağlamak amacıyla bir askeri karakol bulunuyordu. ismail Hakkı adlı bir teğmen'in komutasındaki karakola isyancılar tarafından saldırı düzenlendi, Karakol yakıldı, 33 askerin tümü öldürüldü. 27 Mart 1937 tarihinde Tunceli - Erzincan yolundaki bir köprü de Haydaran ve Demanan aşiretleri tarafından yakılır. Diğer Türk Birlikleri ile bağlantı kurulmasın diye kürtler tarafından bölgenin telefon hatları kesilir. Jandarma birliklerine pusu kurulur. Pax bucağı karakoluna baskın düzenlenir. Seyit Rıza bizzat Sin Karakolu'nun da basılması için asi milislere emir verir. Bölgedeki 9. Seyyar Jandarma Taburu'na da baskın düzenlenir. Kendi vatandaşlarından kurulu düzensiz gerilla kuvvetlerine karşı savaşmak üzere eğitilmemiş ve bu yönde bir hazırlığı olmayan askeri kuvvetler kendilerini korumakta zaafiyet içine düşerler. Birçok askeri birlik basılarak askerler öldürülür ve yaralanır. Asiler Mazgirt Köprüsü'nü tahrip ederler. Harekatlar bundan sonra başlar ve bir cinnet geçirir gibi pek çok sivil de isyancılar ile birlikte öldürülür.

    işin ilginç yanı tüm bu yaşananların sebebi bölge insanının varsıl toprak ağalarının yanında maraba olarak çalıştırılmasını engellemek, bölgedeki feodal düzeni yoketmek ve tüm bölgede gerçek bir toprak reformunu gerçekleştirerek iyileşmeyi sağlamaktı. Ama dedikleri gibi "Yetersiz iyiniyet kötüsüne yol açar"... Binlerce insan ölmesine ve aşiret reisleri idam edilmesine rağmen istenilenler yerine bugün bile getirilemedi. Türkiye'de yaşanması gereken toprak reformu bölgenin ağır ve kemikleşmiş feodal yapısından dolayı bir türlü kırılamadı. Başta güneydoğu olmak üzere pek çok yerde hala aşiret reislerinin ve ağaların sözü hala geçerli. Siyasetçiler ise bunlarla artık aynı masada oturmayı tercih ediyor.

    Uzun lafın kısası Türkiye, şimdi kendi başbakanının söyledikleri ile sözde Ermeni Soykırımına benzer bir biçimde sanık sandalyesine oturtulmaya çalışılacak.
    Elbette karşımızdakine "Sen kendi içişlerine bak" diyecek mecalimiz de yok.
    Neredeyse 10 yıldır tüm dünyanın gözü önünde Irak ve Afganistan'da yüzbinlerce sivili yok eden, işkence eden ve bizzat öldüren ABD'ye kimsenin sesi çıkmazken bizi suçlayanın bizzat bu ülke vatandaşı olması ise ayrı bir trajikomedi...
    0 ...