ben süleyman'ın yerinde olsam hürrem'i bir kenara çekerim, "bak hürrem, sana aşığım diye kendini bir bok sanma. koca padişahım lan ben. elalemin önünde bana sülüman deyip duruyorsun ağzını burnunu kırıcam bir gün beni dellendirme kadın! ya adımı doğru düzgün söyle, ya da çıkşarı gözüm görmesin bir daha seni" derim, tavrımı belli ederim orda. bu ne lan? koca padişaha pelikan ağzınla ve porselen dişlerini göstere göstere sülümaağğn demeye utanmıyor musun hürrem? ne hale getirdiniz adamı be püü.
rica edeceğim aşkını içinde yaşa. lütfen. sülüman benim aşkım, sülüman gel aşkım derken o kadar iğrenç oluyorsun ki bunu sana anlatamam. davul olmuş koca göbeğin ve pörtlek gözlerinle, kafamın rahatlıkla girebileceği boyuttaki ağzını kapasitesini zorlayarak açman suretiyle süleyman'a koşuyorsun ya, işte o an iboş çıkıp sana çelme taksa da yere kapaklansan diyorum. ayrıca görgüsüzün tekisin. önüne gelen ayva tatlısına "ama oğlum istiyoor" deyip utanmasan ellerinle saldıracaksın. yavaş ol biraz. koca saraydasın, yanında padişah var. iki naz yapıp "süleymaaan, tatlı da pek güzelmiş" desen adam önüne kazanlar dolusu ayva serecek. ama sen ne yapıyorsun? içindeki ayıyı bebeğin üstüne atıyorsun ve hayvanlar gibi yiyorsun. "evet, ben yemek yemeyi çok seviyorum, dayanamıyorum" diyecek kadar bile açık sözlü değilsin. nigar kalfa seni kumaş için götürmek isteyince sana "işimiz var gel" diyor, sense "ben gebeeem, iş yapamam" diyorsun allahın angutu. pfff hürrem. üstelik biyolojik olarak da ne ayaksın anlayamadım. senden korkuyorum. akşam zehirlenip ölümün eşiğine geliyorsun, sabağnan domuz gibi oluyorsun. kışt, kışt!
mahidevran bebişim, mahi, ben de iboşum gibi seni savunup dururdum ama bu bölüm yüzümü kara çıkardın. lan manyak! deli karı! hürrem'den kurtulacağım diye milleti katil ettin be. nasıl bir hırs bu? zaten iticilikte ve sevimsizlikte sınır tanımayan bir oğlun var, oturup şu çocuğu nasıl sevimli hale getirebilirim diye düşüneceğine hürrem'i öldürmeye kalkıyorsun. bir de şizofrene bağlayıp gülşah'a "onu öldürmeyi sen istedin" deyip zavallı kıza kafayı yedirtmeye çalışıyorsun. neyin peşindesin? çenesiz daye hatun ve iboşum senin arkanı toplamak zorunda mı be?
saftirik gülşah, öyle "senin için canımı bile veririm" deyip mahidevran'a yağ çekeyim diye saçma sapan hallere girersen olacağı budur kızım, kapiş? haysiyetsiz cibiliyetsiz seni. atmışsın koca saraya kapağı, hasekinin kankası modundasın, pis işlere bulaşmayıver kır dizini otur. bundan böyle de aklını başına devşir hasekim hasekim ihihi diye gezinme ortalarda. alırsın hasekiyi işte böyle.
valide sultan, yaprak dökümü'nün hayriye hanım'ı modundan ne zaman sıyrılacaksın merak içinde bekliyorum. kimse duymadan halledin, konu kapansın deyip duruyorsun valide, istisnasız her bölüm "aman ağzımın tadı bozulmasın" diyen hayriye teyze gibi. bir ağırlığın, harem üzerinde saldığın bir korku yok hiç. sırf sana hürmet ediyorlar o kadar. mahidevran desen seni ayakta uyutuyor, hürrem desen işi gücü sana yağ çekip senin gözüne girebilmek. biraz dur düşün neden beni kimse siklemiyor diye. süleyman bile iboş "valide sultan'a gideceksiniz heralde?" deyince, "hayır bu sabah annemi görmek istemiyorum" dedi. o an sana çok acıdım valide. yazık sana. o torunun olacak sevimsiz mustafa da geçen bölümlerden birinde arkandan taklidini yaparak yürüyordu, sen fark etmedin. sana tavsiyem, bütün sarayı topla, al karşına, "yeter ulan bundan böyle benim dediğim olacak, bir yanlışınızı görürsem yarrağı yersiniz" de. tavrını koy canım aa.
nigar kalfa, sümbül ağa, maria, üçünüz arasından hanginizin daha içten pazarlıklı olduğuna dair bir seçim yapmak istiyorum, ama yapamıyorum. üzerinde düşüneceğim. hadi şimdi dağılın.