atilla yayla

entry152 galeri video2
    80.
  1. (bölüm 3)
    AB Hukuku, Başörtüsü ve Baskı
    Başörtüsü kullananların böylelikle diğerleri üzerinde baskı kurduğu iddiası hiçbir şekilde ciddiye alınamaz. Bu iddia kelimelerin anlamlarının nasıl çarpıtıldığının iyi bir örneğidir. Baskı kurmanın en önemli şartı fizikî zor kullanmadır. Bu tür bir davranış suçtur ve böyle bir suç ortaya çıktığında olay zaten başörtüsünü çoktan aşmış ve meselâ darba, fizikî saldırıya dönüşmüştür. Baskı psikolojik olarak da kurulabilir denebilir. Psikolojik baskı, yalıtılmış bir ortamda, hürriyet engellenerek ve kişinin rızası hilafına yapılıyorsa, bu da bir suçtur. Bunun tipik bir örneği, istanbul Üniversitesi'nin meşhur "ikna odaları"dır. Hayatın doğal akışı içinde kişiler başkalarının kılık, kıyafet ve icraatlarından bir şekilde etkileniyorlarsa, bu psikolojik baskı değildir.l Bir kadın kendisinden daha güzel bir kadın görünce kıskanıyorsa, kimilerinin kıyafetleri kimilerini imrendiriyor veya tiksindiriyorsa, iyi akademisyenler kötü akademisyenleri tartışmalarda ma ediyorsa, kısa boylular uzun boyluların yanında cüce gibi kalıyorsa, bunların önlenmesi gereken veya önlenebilecek psikolojik baskılar yarattığını iddia etmek gülünçtür. Bu tür sözüm ona baskıları önlemek için, insanî hayatı sona erdirmek gerekir.

    AiHM'nin Leyla Şahin kararına yansıyan ve patenti Türk Anayasa Mahkemesine ait olan, birilerinin başörtüsü takmasının diğerlerine baskı yapma veya çoğulculuğa zarar verme anlamına geldiği argümanı, çoğulcu toplum anlayışına ve özgürlüklerin koruyucusu hukuka bir hakarettir. Özgürlükleri koruma bilimi olan hukukun çarpıtılması ve gerçek baskıcılığı ve hoşgörüsüzlüğü maskelemek için kullanılmasıdır. Aklın ve mantığın ters yüz edilmesidir. Hiçbir toplum homojen değildir; inançlar, tercihler zevkler, hayat tarzları, kıyafet tercihleri vb. bakımlardan her geniş toplumda büyük bir çeşitlilik vardır. Bu çeşitlilik unsurları bazen yan yana kompartımanlarda, bazen iç içe yaşarlar. Bunlar arasındaki farklılıkların birbirlerine baskı yapmak anlamına gelmesi düşünülemez bile.

    Bırakın toplumsal grupları, bireyler bile çoğu zaman kendi bünyelerinde zengin bir çeşitliliği yansıtır. Kendimi anlatayım, en iyi bildiğim kişi olduğum için: ideolojik arkadaşlığımı liberallerle kurup, liberal olmayanların da bulunduğu Fenerbahçeliler camiasının bir parçası olabilirim. içki içen bir arkadaşımla meyhaneye gidip, bir dindar arkadaşımla birlikte bir ilahîyi seslendirebilirim. Nesimi'nin "Haydar Haydar"ını ve Queen'in bir parçasını aynı anda ezberleyebilirim. Her insan aynı durumdadır. Çeşitliliği baskıcılık sananlar, bireysel ilgi ve kimliklerin çeşitliliğinin bireylerin kendi kendilerini baskı altına almaları sonucunu yarattığını ileri sürmeye benzer bir şey yapmaktadırlar.

    Bir toplumdaki insanî çeşitliliğin tezahürlerinin insanların veya grupların birbiri üzerinde baskı kurmasına sebep olduğunu ancak tek biçimliliği yücelten totaliter zihniyetliler iddia edebilir. Çeşitlilik, çeşitlilik unsurlarını koruyarak ve bir grubun diğerleri üzerinde fiilî, fizikî baskı kurması engellenerek muhafaza edilebilir. Bu baskıyı en ağır biçimde ve herkesi kapsayacak şekilde kurabilecek olan devlettir. Devletin çeşitliliğin unsurlarından birini bastırmasının çeşitliliği koruma çabası olarak sunulması, Yahudileri yok eden Nazilerin böyle yapmakla insanların çeşitliliğini sağladığının iddia edilmesiyle eş değerdir. Elinde devlet cihazının imkân ve araçları olmayan sivil vatandaşlar kimsenin üzerinde baskı tesis edemez. Yasakçılığın ardında yatan arzu çoğulculuğu korumak değil tek biçimliliği empoze etmektir. Yasakçılar herkesin kendileri gibi inanmasını, yaşamasını, giyinmesini istemektedir. Asıl baskıcılık budur, çoğulculuğa asıl böyle zarar verilebilir..

    AiHM'nin Leyla Şahin kararının Türkiye'deki yasakçılığı onayladığı iddiası da bir çarpıtmadır. Karar, sadece, topu Türkiye'ye atmaktadır. Yasağın Türk mevzuatına uygun olduğunu ve bu konudaki kararın Türk yargısına ait olduğunu söylemektedir. Bu kararın AB'yi bağlayacak bir içtihat oluşturduğunu söylemek için de, en azından, erkendir. Bu karardan sonra AB ülkelerinde üniversitelerde bir yasak doğmamıştır. Esasen, Fransa dahil, hiçbir AB ülkesinde üniversitelerde başörtüsü yasağı bulunmamaktadır. AB'deki bu serbestlik Türkiye'deki yasağın AB standartları açısından da yanlış olduğuna bir delil teşkil etmektedir. Kaldı ki, insan hakları felsefesinden haberdar biri için, bir insan hakkının kullanılmasının tezahürlerinin mahkeme kararlarıyla geçersizleştirilmesi düşünülemez.
    2 ...