yakın zamanda yaşayıp, dumurun alasını tattığım, beklenmeyecek aktivite.
yeni tanışılmıştır, gayet hoş, alımlı bir kızımızdır, sohbet koyu... her dala konulur, laf lafı açar. o anda konu bir bilgisayar oyunundan açılır; "ya, pek ilgin yoktur herhalde ama, bir oyun vardı silent hill, onun filmini izledim geçen gün, çok şahaneydi. oyunu bilmeyen için, filmin pek bir anlamı olmamıştır tabi" denir. karşıdan şöyle bir cevap gelir; "ya sen ne diyorsun, ben o oyunu oynayamıyorum biliyor musun, elime joy pad i veriyorlar, 5 dakika sonra elimden fırlatıveriyorum, çok korkunç hakikaten!" . önce bir şaşkınlık anı yaşanır, böyle bir cevap beklenmez. ne beklenir; "ay bana oyun moyun deme, erkek arkadaşlarımın hepsi oyun manyağı, çok sıkılıyorum onların yanında, ne boş bir şey bu da yani, anlamam hiç." ama hayır...
neyse, şok atlanır, oyun oynaması ne güzel denir, ama yine de; bu oyun dağarcığı, the sims i, world of warcraft ı, tychoon serisini aşamaz herhalde denir. ama yine hayır... bu sefer de; "asıl ne arıyorum biliyor musun, korku oyunları falan değil, benle winning* de kapışacak bir babayiğit arıyorum, ama yok işte, hep yeniyorum, olmaz ki..." der ve sen sandalyenden düşüp, başını duvara vurur ölürsün....
önyargının, neler doğurduğu açık açık görülebilir. bunu da gördüm ya demeyeceksin, daha görmediğin o kadar çok şey var ki...