mutlu..
mutlu çünkü; bu sefer öyle isyanlarla karalamıyor, beyaz sayfalarını.
mutlu çünkü; annesinin gönderdiği elmalı pastaları, gece kalkıp gizli gizli yedi.
mutsuzluk nedir ki? umutsuzluk.. umutsuzluk nedir? sinir, stres, boşa üzüntü..
sabahleyin uyanıyorum. giyiniyorum en güzel kıyafetlerimi.. takıyorum kulaklıklarımı, ta asansörde başlıyorum dinlemeye.. bakıyorum saate. "yine işe geç kalıyorum" diyorum.
umursamaz tavırlarla saçlarımı rüzgar da dağıtarak etrafı izliyorum..
mutluyum hala. dün gece saçıma fön çekmek için o kadar uğraştım ama, bugün rüzgara bırakmadan duramadım kokumu..
geliyorum şirkete.. masa mı bir güzel temizliyorum. çok dağılmış her şey. gece dosyalar parti vermiş olmalı.. sıkıyorum en güzel kokuları odama...
patron efendimiz geliyor. yine dünden kalmış belli. gözler şiş. "günaydın" diyor. gülümsüyorum "günaydınlar, efendim. nasılsınız?" diyorum.
"mutluyum" diyor.. ben de diyorum..
akşam iş çıkışı eve gidiyorum.. annemin gönderdiği envai çeşit otları akşam yemeği niyetine, bir güzel mideye indiriyorum.. mutlu oluyorum.. annem toplatmış onları bana bilmem nerelerden. ot sever benim kızım diye..
sıcak suyun altın da yarım saat müzik eşliğin de vücudumu izliyorum.. mutlu oluyorum.. yeşil oje almıştım dün.. onları sürüyorum mutlu oluyorum..
tanrım! ne kadar da şanslıyım ben. aynaya baktıkça şükrediyorum. gülümsüyorum.. mutlu oluyorum işte yahu!
en son hatırlıyorum ki şarabım vardı. bir kadeh alıyorum kendime. elimde kitabım başlıyorum yudumlamaya..
mutlu oluyorum işte.. gece yatağıma geçmeden önce annemle babamın fotoğrafını öpüyorum.. seslerini duyuyorum.. duamı ediyorum ve "haydar" a sarılarak düşlere dalıyorum..
yine mutlu oluyorum..
şanslıyım çünkü ben.. etrafında ki güzellikleri fark eden birisi olduğum için.