"darbeye çağırıyor bu adam orduyu" diyenlerinki kadar yanlış bulduğum söylemdir.
bir insanı seversiniz ya da sevmesiniz bu ayrı bir mesele. siyasi görüşünü desteklersiniz ya da desteklemezsiniz , bu da başka bir mesele.
ama bir adamın sözünü kafanıza göre kesip-biçip insanlara aşılamaya çalışmak ahlaki değil.
süheyl batum'un bu söyleminin neden olduğu ortada. gencecik bir teğmenin telefonuna emniyette kayıt eklenerek suçlu duruma düşürülmesine bile ses çıkaramıyorsa bir ordu, bu eleştirilir. bunun militaristlikle, darbe şakşakçılığı ile alakası yoktur.
aynı şey bir emniyet genel müdürlüğü personeli için de söz konusu olsa emniyet genel müdürlüğü bu hususta tepki göstermelidir. yıllarca emniyetin koridorlarında gezdim, teşkilat dayanışması denen şeyi bilirim.
tepki göstermek tankları sokağa da dökmek demek değildir. hukuki işlem başlatılır, halkla ilişkiler çalışmaları yürütülür ve bir şekilde bu olayın sorumlularından hesap sorulur.
bu, bir teşkilatın yapması gerekendir. hem de imajını ve gücünü koruması için yapması gerekendir. sen bunu yapmazsan terörle mücadeledeki başarılarından dolayı devlet şeref madalyası alan adamlar kafasına sıkar, her gün subaylar intihar eder.
süheyl batum'u asker şakşakçılığı ile suçlayanlar nasıl aynaya bakabiliyor ben merak ediyorum. muhıra yazarı yaşar büyükanıt'ın yargılanması için tek bir adım atmayan siyasi iktidarı "türkiye'yi demokratikleştiriyor" diye hangi yüzle savunuyorsunuz?
referandum öncesi darbe ile hesaplaşacağız deyip de referandumun üzerinden vakit geçmesine rağmen darbenin sorumlularıyla ilgili tek bir hukusal sürecin başlamadığını bile bile hangi yüzle buraya gelip ahkam kesiyorsunuz?