ilk okul üçe giden sıska ama cevval, sarı, acı biber kıvamında bir çocukkene kafamı bozan kim olursa dövüyordum. az baskın bir şeydim. benden bezdiklerinden haberim olmayan bir grup arkadaşımın komplo hazırladığını kız irisi orta bir öğrencisi izbandut zehra ile dolduruşlar sonucu dövüşmeye yeltendiğimde anladım. ama dövüşe başlamıştık artık geçti.
dövüşten kaçamazdım ama dayak da yememeliydim. kavga sırasında bir beni bir de zehrayı galeyana getiren iki gurup oluştu. baktım iş sarpa saracak, yoldan geçenlerden de fayda yok. ben de pek sevgili bakkalımıza doğru gidişi sağlamaya koyuldum. ya onu o tarafa itiyordum ya kendim savrulduğumda istikamet o taraf oluyordu.
nihayetinde canım bi denecik bakkalımız mehmet amca sesimizi duydu. önce etrafımızdaki çocukları fırçaladı " ne dövüştürüyonuz bunnarı he, ayıp de mi, tutun şunnarı" şekllinde. sonra fırça sırası bize geldi ki bende fırçaya can kurban. "tutun şunları dövüştürmeyin ayıp siz arkıdeşsiniz" dedi. yenişemeden ayrıldık ve ben de hem itibarımı korumuş hem de dersimi almış oldum.
bir daha sakın olaki bu tıfıl halinle hem yaşca hem en ve boyca senden büyük biriyle dövüşmeye yeltenme.