ben seni beklentisiz seviyordum işte. uzaktan uzağa. görüyordum ya seni bazen karşılaşıyorduk ya güzeldi. ben o anı seviyordum. orda olduğunu bilmemi seviyordum. ilk girdin ya hayatıma hani o sabah buluşmuştuk ya 7:46da işte o sabah folyaya sarıp kek getirmiştim sana. onu sana vermeyi sevdim. yiyip yemiyeceğini düşünmeden. hani seni üzmüştüm ya sevip sevmediğini bilmeden o patatesli böreği sana vermeyi sevdim. önemli değildi sonuç bilmiyordum beni sevip sevmediğini ama seninle paylaşmayı seviyordum bu yüzden düşünmüyordum gerisini. hani hiç sebep yokken arama sormalarımız kesildi ya ben sadece paylaşamıyacaklarıma üzüldüm neden aramadığına değil.