18 yaşındaydım..
hani o hayatın göze en yakın dost gözüktüğü yıllar..
rüzgarı da arkana almak suretiyle hep senin baskın oynadığın,
sayısız gol pozisyonuna girdiğin müsabakalar..
ilk golü atmaktı ya hep önemli olan,
hani o ilk yirmi dakikalardı hep..
...bünyelerin mutlak surette baskın oynaması gereken kısımlar;
neticeyse daima aynı:
kimi ömürlerde alınan seri galibiyetler,
kimilerindeyse atamayana atarlar..
18yaşındaydım;
yoktu oysa gol atmak gibi bir kaygım,
centilmence bir mücadele olsun yeterdi,
tek devre olsaydı hatta keşke;
içimde nereye olduğu belirsiz bir geç kalmışlık;
keşke bitse de gitseydim..
18yaşındaydım;
günlerim yoğun akıcı
ve saman kağıdı tadında takvim yapraklarım...