ben anlatmayayım be istanbul seni
sen kendin anlat
galata köprünü anlat
irili ufaklı canlı kanlı balık tutanları
karanlık köşelerinde büzülüp yatanları anlat
öte yakanı beri yakanı
yakasına kırmızı gül takanı
tarihin koynunda yatanı anlat
ben anlatmayayım be istanbul seni
sen kendin anlat
eminönü'ndeki,sirkeci'ndeki
mahmutpaşa'ndaki,kapalı çarşı'ndaki
mahşeri kalabalık ne yana gider,ne yana döner
kimi biner trenlere,nereye gider
kimi iner trenlerden dikilir kalır
niye kalır be istanbul
sen anlat
boğaz hattına,adalar'a giden vapurlar
kadıköy'e,üsküdara giden vapurlar
kaç yolcu taşır
kaçı gençtir,kaçı ihtiyardır bunların
kaçı sevdalı,kaçı bahtı karalı
kaçı işli,kaçı işsiz,kaçı ayık,kaçı sarhoştur
kaçı umutlarını yitirmiştir bir yerlerde
kaçı umut yolculuğuna yeni çıkmaktadır
sen iyi bilirsin be istanbul
sen anlat
ben anlatmayayım be istanbul seni
sen kendin anlat
kaç babayiğidi un ufak ettin sokaklarında
kaç çocuğu ağlattın
kaç körpe kızı telef ettin
kaç delikanlıyı kirli meydanlarında
anasından doğduğuna pişman ettin
anlat be istanbul
sen anlat
güvercinler doluşur cami avlularına
tabak tabak atılan yemlere üşüşür
bir hile sezdiler mi hemen kaçışır
insanlar bağrışır
insanlar çağrışır
insanlar sarılmış birbirine ağlaşır da ağlaşır
niye ağlaşır be istanbul
sen anlat
ben anlatmayayım be istanbul seni
sen kendin anlat
taşın toprağın altın mıdır
yüreğin yufka mı,yoksa katı mıdır
nedir be istanbul
sen anlat
niye sever seni insanlar
niye bağlanır kalır sana
niye ayrılamaz,niye ayrılmak istemez senden
ayrılsa da bir parçası sen de kalır
büyü mü edersin
ne edersin be istanbul
sen anlat
ağacında ne öter
toprağında ne biter
fırınlarında pişen ekmekler kime yeter
yeter be istanbul yeter
sen anlat
ben anlatmayayım be istanbul seni
sen kendin anlat
anlat
hazır bir dinleyicin varken karşında
kaçırma
anlat