bekaret

entry831 galeri video1
    329.
  1. genellikle el değmemiş manasına gelir. bugün burda değineceğim ise bir erkek bakış açısıyla (nevi şahsına münhasır) kadınlardaki bu bekaret meselesine nasıl baktığım(ız)dır.

    aslında bu mesele pek bir çetrefillidir. misal biz erkekler için alınmış hiç bir önlem yoktur, hem toplum, hem din hem de doğanın yasalarında. evet bizim içinde çeşitli görgü kuralları vardır ve fakat askere gitmeden önce neredeyse babalarımız tarafından geneleve götürülecek kadar da bir serbetliğe sahibiz. zira yırtılan bir zarımız ve o zarın üstüne kurulu bir hayatımız yoktur. genelevde veya sokakta çevridiğimz herhangi bir kadına para karşılığında sattığımız onurumuz erkekliğimizden bir şey eksiltmediği gibi geleceğimizden de hiç bir şey çalmaz. kadın içinse böyle bir durum söz konusu bile olamaz. örneğin genelde istisnadır bir erkeğin evleneceği kadınla cinsel ilişkiye girmesi, bunu geçtim sevdiği kadınla ilk ilişkisine yaşaması. oysa bir kadın genellikle ilgi duymadığı (kevaşeler hariç) biriyle cinsel ilişkiye girmez. neyse.

    şu bekaret konusuna dönecek olursak, ben kendimi bildim bileli bu konuda kendimi acayip geniş bir insan olarak görürdüm. bekaretin benim için hiç bir önemi yok derdim. hayli küçük bir yaşta canımdan çok sevdiğim ömürümün ilk aşkıyla ilişkiye girerken bile bunu hiç önemsememişti. ne kan gördüm ne acı. önemsemedim anatomik bir sebepten ötürü beklenen veya beklenmeyen şeyin olmadığını iyi biliyordum. bunun ötesinde ortada hayvansal (fil referans alınabilir) boyutta bir aşk vardı. uzun yıllar süren bu ilişki hayatın bir çok alanında bana yeni tecrübeler kazandırmanın yanında hastalıklı bir takım fikirlerin filizlenmesine de sebep oldu. ilk yıllarda önemsemediğim bu mevzuyu ilişkinin sarsıldığı son yıllarında epeyce bir dillendirdim. bir şekilde bitti. daha sonra eski günlerime tekrar döndüm. evet ben böyle şeyleri önemsemiyordum. konuştuğum bir çok kişiye bunu söylediğimi iyi hatırlıyorum. hayatıma giren bakire kızlarla aynı yatakta yatmama rağmen hiç bir şey paylaşmadığımı da. zira, ben, güven vermeyen bir karakter olarak onlardan çok kendi iç sesimi dinledim. onların bugün yaşayacağı şey yarın bir gün hayatlarında ciddi sorunlara yol açabalirdi. bununla birlikte rahat bir şekilde ilişkiye girdiğim, kişiler de oldu, bunlara da aşıktım ilgi duyuyordum. insanlığımın özünden kaynaklanan bir takım eksiklerden ve/veya zaaflardan mütevellit bakire olanlara karşı ilgim daha büyük oldu. onların üstüne daha farklı titredim. onlara bakarken gözlerimin feri daha bir aydınlandı. oysa kendi kendimle yaptığım monologlarda veya orkadaş ortamlarında veya sevgiliyle konuşmularda bunun önemsiz (bekaretin) olduğunu hep dillendirdim. ama bir gün kendime karşı ciddi bir özeleştiriye gittiğim vakit anladım ki ben de önemsiyormuşum. aynı ölümcül hastalığın pençesinde ben de kıvranıyormuşum.

    bir çok erkek bunu önemsemediğini söyleyebilir. bunu söyleyipte aşan çok az insan vardır. aşanlar kendi fikirlerini akıl süzgecinden geçirmişlerdir.
    0 ...