9.
-
pembe panjurlu diye başlamıyorum bize
rengarenk yaşanmalı hayat.
mesela odamızın her duvarı farklı renk olmalı,
senle ben gibi..
gökkuşağı yansımaktan çekinmeli yüzümüze
ve sözcüklerimiz farklı olsa da ,
notalarımızın rengi aynı olmalı.
yemyeşil olmalı gözyaşlarımız,
ve; hiç beklediğimiz kadar masum.
gelip geçici bir şey olsak ta
en koyu bile olmamalı.
aşka tutsak bedenlerimizin sevdiği renk kırmızının inadına beyaz olmalı,
inadına beyazlar arasında gidip gelmeliyiz.
siyah diye bir renk hiç olmamalı hatta
kısıtlayamam ben seni
hangi renk anlatabilir ki sevgilinin rengini.
hangi renk senin yanında solmaz ki.
mesela;
uçuşan kelebeklerimizin kanatları gibi olmalı her bakışın,
anlatmalısın bana aşkın her rengini.
boyamalıyız saatlerce kendimizi
o renk senin, bu renk benim.
sonra okumalıyız
sonra yazmalı.
ezberlemek yok ama
ne gelirse içten bir tek ona susmalıyız.
aşkın ezberi olmaz diyeceksin zaten biliyorum.
bozduk çünkü senle sevgili..tüm ezberleri biz bozduk.
yok kısıtlama yürekte,
ezbersiz öylece çocukça ne istersen nasıl istersen
ağızdan çıktığı kadar yaşanmalı,
öylede yaşadık zaten.
her renge soktuk bedenlerimizi, her renkte ayrı ayrı seviştik saatlerce.
terler arasında dudaklarımız,
sen pembe dedin ben mavi.
kısıtlama yok dedik sonra, kızdık
bir daha baştan seviştik.
peşine aşkın en güzel kahvesini yudumlarken
damla sakızı gibi kokardın, bembeyaz bakardın.
ve ben tekrar tekrar isterdim konuşmanı
her defasında hiç duymamış gibi dinlerdim aşkın her rengini.
sende her defasında hiç bıkmadan tertemiz anlatırdın.
sen anlattıkça rengarenk açar, içim coşar, arınırdım.
beyazlar arasında uyumalı,
kırmızıyla sarılıp ,maviyle dinlenmeliydik,
ama kısıtlama yakışmaz bize sevgili
en koyuda bile,
rengarenk sevişmeliydik.