20 yaşındaydım.
uzaktan bi akrabamızın kızı vardı kendi kendime "akraban oğlum o senin" desem de gönül işte söz geçiremedik. kendimi topladım gittim açıldım. tabi yok dedi. ardından birkaç ay sonra tekrar açıldım yine yok dedi. sonra yine açıldım. çok seviyodum yüzsüzlük olarak algılanabilir ancak gerçekten seviyodum. sonra kabul etti. ben o zamanlar askere gidecektim. askerden gelince düğün yapacağımızı evleneceğimizi filan konuşurduk. sonra askerlik zamanı geldi. gelibolu ya gittim askerlik için. askere gitmeden öncede nişanlanmıştık. acemilik bittikten sonra hakkari'ye gittim. neyse lafı fazla uzatmayım. biz arada bir gruplar halinde aileye filan haber vermek yasaktı pusuya giderdik. yine gideceğimiz zaman bi kaç şehit verdik ve ertesi gün biz gitmiştik. 1 hafta kaldıktan sonra tam birliğe dönecekken 3 gün daha uzatıldı. bu 10 gün içinde beni çatışmada şehit olduğumu düşünmüşler ve kızın ailesi nişanı atmış. ardından ben benim teyze oğlum kızla anlaşmış ve utanmadan 3 ay sonra nişanlanmışlar. ben tabi bunları askerde öğreniyorum. sonra ailemle konuştum durumu anlattılar her ikiside senin akraban dediler falan filan...
ardından benim askerliğim 2. ayda bitiyordu bunların düğünüde aynı tarihe denk geliyormuş. benim haberim yok tabi. sonra memlekete döndüm terminalden babam beni aldı.
"annemler nerde abimler gelmedi mi?" diye sorunca
"gelceklerdi oğlum bi akrabanın düğünü var" dedi sordum,sordum söylemedi.
sonra evin önüne gelince anladım olayı. bizimki giymiş gelinliği teyze oğluda çekmiş damatlığı düğüne gidiyolar. beni görünce tabi herkes mal oldu. hiç kimseye bişey demeden eve girdim sessiz sedasız başımı öne eğerek küçük emrah misali elimdeki valizle.