hak vermenin bile suç yazıldığı yazıdır.
yahu arkadaş şu yazıyı sindire sindire okuyun, olayı irdeleyin.
bu yazıyı savunan adama hıncal uluç' u savunuyor muamelesi yapmayın...
hıncal uluç'u haklı bulanlardan birisiyim evet ama gelin görün ne "ahlak bekçisiyim" ne de "yobazım" sadece dürüstüm.
popülarite için, 3-5 tane kızın hoşuna gitmek için kendi içimden geleni söylemekten vazgeçmem, vazgeçmeyeceğim.
şimdi yazıyı incelemeye başlayalım.
--spoiler--
beni donduran, defne'nin ölü bulunduğu evin önünde canlı yayın yapan ntv habercisinin sözlerinden biri oldu.
"defne joy foster'in kocası ilker yasin solmaz, az önce buraya geldi. çok üzgün görünüyordu.."
işte o an, orda kalakaldım.
o çarşamba sabahı, dünyada yerinde olmayı istemeyeceğim bir tek kişi vardı.. ilker yasin solmaz..
düşünebiliyor musunuz?..
sabaha karşı telefonunuz çalıyor ve haber veriyorlar.
"eşiniz öldü. gelin cenazeyi alın.."
"nerde, nasıl, ne zaman?.."
"sabaha karşı bir bekar evinde ölü bulundu. polis soruşturuyor.."
ne hale gelirsiniz?.. ne düşünürsüz?..
ne olursunuz
--spoiler--
şimdi bu yazıya karşı çıkanlara soruyorum...
olmazsın umarım ama senin eşin bekar bir erkeğin evinde hemde duygusal bir yakınlaşmanın sonrasında "vefat" etmiş olsa yine "defne çok hayat dolu kız, defne çok şeker kız, defne çok marjinal" diyebilir miydin?
diyemezdin değil mi?
bence de.
--spoiler--
defne öldü.. onun için her şey bitti..
ama bu genç adam yaşayacak.. 18 aylık bebeği ile yaşayacak..
yarın o bebek aklını başına toplayacak yaşa geldiğinde "baba bana annemi anlat" diyecek?..
ne anlatacak ilker yasin?.
gencecik, hayat dolu karısı, 18 aylık bebeğinin annesi beklenmedik şekilde ölmüş.. ona mı ağlayacak ilker yasin.. yoksa bir bekar evinde, sabaha karşı kanında tonla alkolle ölü bulunmuş, ona mı çıldıracak?
şimdi bu kısmına "ölen kadının arkasından konuşmayın" "o çocuk annesini böyle tanımamalı bu yazıyı okumamalı" diyenler...
bu çocuk yarın bir gün liseye gittiğinde ve aynı kıza aşık olduğu adam bu konuda yorum yaptığında daha az mı üzülecek o yavrucak?
babası ona ne diyebilecek?
empati kur, kendini o halde bir düşün...
delikanlı olacak bir çocuğun o yaşlarında en hassas döneminde sana bu soruyu sorduğunda ne diyeceksin?
hiç bir şey diyemezsin değil mi?
bence de.
--spoiler--
kerem'in adını duyunca, gökmen özdemir'i aradım, vatan'dan.. arkadaşı..
"sor bakalım kerataya, evli barklı ve çocuklu kadını niye götürmüş evine" dedim. "sordum bile ağbi" dedi, gökmen.. "vallahi daha o gece tanıştık. ikimizin de kafası iyiydi. gittik işte" demiş, kerem.
--spoiler--
bunu açıklamama gerek var mı?
--spoiler--
bizim zamanımızda aşka düşülürdü.. falling in love..
daha tanıştığın gece, eve, yatağa koşmanın adı da love.. ama onun fiili başka.. aşk yapmak.. making love..
benim aşka düşmeye saygım var.. ama aşk yapmaya yok..
işte yazının en can alıcı kısmı...
evli bir kadının aşık olabilir evet buna engel olamaz parmağında ki yüzük, evinde bekleyen çocuk ama tek gecelik aşk yaşayamaz yaşamamalı...
bunu açıklayacak cümlem yok, hıncal uluç net.
giden gitmiştir, allah rahmet eylesin, ışıklar içinde yatsın, kral olarak dönsün falan filan...
evet ölenin arkasından konuşmamak gerekir ama öleninde nasıl öldüğünü görüp "melek" ilan etmenin anlamı yoktur.