sabah uyandım. içimde tarif edilemez bir huzur ve mutluluk vardı. bugün güneş daha bir parlaktı.. gökyüzü daha maviydi. çünkü sen.. adı koluma kanat olan insan geliyordun.. en son ayrıldığımız zaman bana ellerini ver demiştim.. ancak bunlar beni avutur demiştim. sen ise ellerin yerine eldivenlerini vermiştin. ve ben her gece bu eldivenleri takıp uyuyordum.. ama artık eldivenlerin sahibi, gökyüzümün mavi güzelliğinin nedeni geliyordu.
her zaman üşendiğim hazırlık fasılı bugün daha bir heyecanlı geçti. aynanın karşısına geçtim, kendimi izlerken gülümsediğimi yakaladım. bunlar senin eserindi.
işte az kalmıştı.. işte.. işte.. yaklaşıyorsun bana.. evet bu sensin... nasıl da sarıldım sana, nasıl da kokladım.. kokuna hasret kalmıştım.. ellerimiz üşümüştü, yüreğimiz üşümüştü.. birbirimizin yüreği ile ısıtacaktık birbirimizii.. seni ne kadar özlemişim ben be sevgili..
hemen eve gidip seni kendi ellerımle doyuracaktım gözlerının içine bakacaktım, dalıp gidecektim.. ne de özlemişim boğulmayı.. yemin ederim bu sefer hayatta kalmak için çırpınmayacaktım sevgili..
ve işte onca yolun getirdiği yorgunlukla yanı başımda uyumuştun film izlerken.. daha ben ne isterdim ki bundan başka.. içimin masum güler yüzlü çocuksu yüzü yanımdaydı bütün varlığıyla.. ne kadar da masum uyuyordu.. nasıl da elimi sımsıkı tutarak uyumuştu.. alnına öpücük kondurdum.. başımı başına dayadım ve sana daldım sevgili..