ancak öldüğü gün tanıdığım kişidir. tanımak derken, basında ne yazıyorsa odur.
şimdi efendim, ölünün arkasından konuşulmaz türlü beylik lafları bir kenara bırakın. o sözün bağlamı son derece farklıdır. ayrıca toplum olarak her türlü ölünün arkasından da konuşuruz. ama yine de ostim'de ölen işçilerin arkasından, ya da bir trafik kazasında ölen kişinin arkasından konuşmuyoruz. bir insanın yaşam şekli kadar, ölüm şeklinin de haber değeri varsa, onun hakkında konuşulur. değilse, sessiz sedasız defnedilirdi ve kimsenin ruhu bile duymazdı. gelelim zurnanın zırt dediği yere. evet efendim, yanlış bir yaşamın sonuncunda gerçekleşmiş talihsiz ve yanlış bir ölümdür. bu işin özeti budur.
biz ne kendimizin ne de bir yakınımızın, kızımızın ya da eşimizin öyle bir ölümünü istiyoruz. öyle yaşamasını da...