bize hiçbir zaman mavi boncuklar vaad etmeyen hayatın, sadizmin doruklarına ulaştığı bazı anlarda hayatımızın bedeli olarak ayaklarımızı, kollarımızı, sevdiklerimizi istemesi, hayatı ile kolu arasında bir tercihe zorlanan kangrenlinin uçurum kenarında dolanırken, kan ter içinde, en güzel yüzüklerle bezediği ve ince uzun tırnakları ve şekilli parmaklarıyla övündüğü elini ve hayata tutunduğu kolunu bir yaşamın bedeli olarak sunması gibi zor, acılı ve sancılı bir süreç olsa dahi devletin türbanlı kadınların ve sakallı, günde beş kere namaz kılıp hatimler söyleyen, ilerleyen yaşına ve hastalıklarını önemsemeden hac turizmi yapan, yaz aylarında oruç tutan ve çevresine de bu yönde baskı yapan, çocukluğunu kuran kurslarında geçiren ve yine çocuklarını da kuran kurslarında çürütecek olan, bilime, aydınlığa, modernizme kapılarını kapayan ailelerin çocuklarını, çocukların ruhsal ve psikolojik gelişimlerini korumak, bilime ve aydınlanmaya önem veren, modern çağın gerekliliklerine vakıf, fikri ve vicdanı hür, din adı altında prangalara vurulmamış, laik bireyler yetiştirmek adına, türbanlı ve dinci ailelerinin yanında kalmaları halinde küçük yaşta rürbana ve çarşaflara sokulacak, kuran kurslarına gönderilip zorla namaz kıldırılacak, yaz sıcağında oruç tutturulacak ve toplumdan tecrit edilecek çocukları, ailelerinden koparıp devlet himayesine alması ve vatanına milletine bağlı, bilimi şiar edinmiş, aydınlık, çağdaş, modern ve laik bireyler olarak yetiştirmesi durumudur ki, ilk başlarda ailesinden koparılmanın acısıyla zor günler geçirmek gibi bir bedel ödemek zorunda kalsalar da, ilerleyen yıllarda aydınlanmış, laik bünyeleriyle devletine müteşekkir gençler yetişmesini sağlayacak durumdur.