bedenim, ruhum ve aklımla bizzat şahit olduğum yaşanmış bir gerçektir. fakat aklımın bir türlü almakta zorlandığı çifte kavrulmuş bir çelişkidir.
şöyle ki;
sıkı hanefi taassubuna sahip muhafazakar bir aile ile akşam çayı içilmektedir. çaylar içilir ve evin kızlarından olan başörtülü 17'lik cix hanım kızmızın keman dersi almasından konu açılır. aile bilhassa zengin bir ailedir efendim. keman kursu ücreti hakkında soru sormaktan imtina bile etmedim. aylık ücretinin 300 tl olduğunu söylediler. hiç bir şey değilmiş... sonrasında kızlarına etraftan oluk oluk 'çal çal' şeklinde tezahüratlar gelince kız biraz utanıp sıkıldı falan kardeşlerim. akordunun bozuk olduğunu falan da o arada söyledi. kuvvetle muhtemel herkeste olduğu gibi o da 'la' akortunda sorun yaşıyor olmalıydı. sonra nazlanmayı bırakarak yaylının tellerine yayı huşu içinde gezdiremeye başladı. keman virtözünden mi yoksa, yaylının yavşaklığından mıdır bilmiyorum ama hayatımda çektiğim en korkunç ruhani işkenceydi bu. aksine fena da değildi. çaldığını da sıçmadan kısa keserek bırakmıştı. peki ben neden beğenmedim öyleyse?
nasıl beğenebilirdim ki? bu başörtülü ve belli islami hükümlere bağlı kalmakla mükellef olduğunu bilen kızın; telli müzik aletlerinin çalınmasındaki hükmü bilmiyormuudu? elbette biliyordu. kaldı ki bu herkesçe bilinen bir şeydir. islam'da doğu ile batıyı birbirinden ayıran en önemli özelliklerden biri müziktir. bu yüzden akordun da sorun yaşadığını söyemişti. 'la' akordunun verdiği ince ayarı batıya uyarlamakta sıkıntı yaşıyordu çünkü. kaldı ki onun itikadında müziğin bu türü haramdır.
