tezgahlardaki abd ve ingiliz bayrağı baskılı penyelere dalıyor kadınlar. bu çaputları belliki diğerlerinden daha "havalı" buluyolar. o havayı almak lazım. hemen, hızla...
buldular buldular! sonunda abd bayraklı tişörtlerden buldular. son derece kızsal olan o "aa! hayır! sana daha çok yakıştı" itişmesini yaşadıktan sonra iki tane abd bayraklı penye alıp neşe içinde yokuştan iniyorlar. bir başkası ingiliz bayraklı mini etekle evdeki hangi ayakkabısını giyeceğini düşünüyor besbelli. diğeri "american bilmem ne college" yazılı uzun kollu penyelerden uygun beden arıyor kendine bez yığını arasında. biri, taklit kotlardan birine sıgışmaya çalışıyor hınçla. sosyete pazarı'nda ve elbette bütün ülkenin bütün pazarlarında veya daha cilalı satış noktalarında kadınlar, bir şeylerin, anlamların, modanın ideolojisine sığışmaya çalışıyor; sıkışıyor.
Kaba sorular.
elbette çok kaba, çok kör gözüm parmağına bir girişim olurdu " sırtına geçirdiği abd bayrağı -en azından- ırak'ta ambargolar sonucu ölen 500 bin çocuğu temsil ediyor" cümlesini sarf etmek. veya "latin amerika'daki darbelere kalifiye işkenceci yetiştirmek için okul kuran bir ülkenin bayrağını taşıyorsun göğsünde" diye meseleye girmek. ingiliz bayrağındaki sömürge kanının hala kurumadığını, giyerse "politik olarak" üşüteceğini söylemek hakikaten biraz kaba bir davranış olurdu! zira bilselerdi giymezlerdi gibi geliyor insana. bilselerdi... **