into the wild'ı izlemiş olanlar için söylüyorum, sakın filmin başında onunla karşılaştırmayın, hayal kırıklığına uğrarsınız.
--spoiler--
beni oldukça rahatsız etmiş bir filmdir. asla bir into the wild gibi olamamıştır. olması mı gerekiyordu bilmiyorum ama into the wild'da kahramanımız ölse de o bakir doğaya gitme hissi inanılmaz bir şekilde benliğime işlemişti. o kapitalizmden, tüketim toplumundan kaçış hissi çok güzel verilmişti. 127 hours'tan sonra ise "çıkma evinden dışarı, başına bir iş gelir yoksa" fikri hasıl oldu. kayaya sıkıştığı sahneler desen zaten bunaltıcı. kolunu kırma sahnesi olsun, kesme sahnesi olsun bünyeme ağır geldi yalan yok. film çok şey anlatmaya çalışıyor ama benim aklımda kalan, "nereye gidersen git birilerinin haberi olsun" kısmı oldu sadece. diğer kısımlar dediğim gibi bırakın doğaya gitme isteğini odadan dışarı çıkma evhamı ile bizleri başbaşa bırakmıştır. sonuç olarak sevemedim. belki başlangıcından dolayı into the wild tarzında bir film beklediğim için sevemedim bilemiyorum ama sevemedim işte. buradan akademiye duyurulur!
--spoiler--