beşiktaş'ın kupada yoluna devametmesine, trabzonspor'un ise elenmesine sebep olan maçtır.
öncelikle şenol güneş'in yenilere ve oynamayanlardan kurulu, teknik ve becerisi yuksek oyuncularına kontrollü oynayın dediği, kısacası fenerbahçe maçını düşündüğünden acaba sürpriz yapabilir miyim dediği bir maç oldu. shuster'in de kontrollü bir oyun sergileyeceğini düşünüp oyunu ortada devam ettirebilecek bir kadro ile maça başladı.
schuster ise tam tersi olarak bucaspor kadrosuyla maça başlayıp, yazar yorumcu müsveddelerinin sıkça dile getirdigi "bu onlar için test sayılmaz" sözlerinii yuttururcasına trabzonspor maçına asıldı.
maçı ilk ve ikinci yarı diye ayırırsak ilk yarı erken gol ve oyunu adeta trabzonspor yarı alanına yıkan bir beşiktaş izledik. üstüne beşiktaşı rahatlatan ve trabzonsporun direncini kıran olaganusti golü de sayarsak resmen farkı kovaladılar. ancak beklenen olmadı ve mucize eseri 2 yüzde yüzlük golü atamama becerisi gösterildi. şenol güneş adeta takımını tanıyamadı müdahale olarak sadece yorulan ortaha saha oyuncusunu cıkartıp en azından denge getirmeye çalıştı.
devre arası ise müthiş bir taktik mücadelesi vardı. şenol güneş adeta trabzonsporlu oyuncuları fişeklemiş halde sahaya sürmesinin bedelini erken gelen golle taçlandırdı. schuster ise bu manevraya ortaalanı kuvvetlendirmekte buldu. fernandes hamlesi ile neredeyse golü de aradı.
evet maç beşiktaş'a yaradı ancak. defanstaki kademahataları ile yapılması gereken işler oldugunun da altını çizdi. yapılan transferlerin dogru hamleler oldugunu tüm futboldan anlayanalr biliyor. bu sakın kazanırken düşünülen bir olgu oldugunu sanmayın. gidenlere de bakın. eger kademe hatalarına karşı bir önlem alırsa schuster hücum alanı zaten görevini yapacak. çünkü bu bir ekip oyunu. defans olmadna hücum ile maç kazanılmaz. bu tam tersi de düşünülebilir. sadece defans sadece günü kurtarır maçı değil.
