aranızdan birisi desteyi alıp gelsin, pis yedili oynayacağız bu gece kendi başımıza. hayat ile pis yedili dediğimiz oyun arasında nasıl bir bağlantı kurulabileceğini bir bilseniz, akıllanıp da tekrar delirirdiniz.
hadi başlayalım... ilk el, hepiniz sinek oynayacaksınız ki bu herdaim bir doğumun mutlakiyeti gibi gelir bana. misal "ben doğmuyorum" deme şansınız yok. sineği bulana kadar çekecekleriniz var. sonra her yaşınızda, oyunun her turu gibi biriktireceksiniz çektiklerinizi ve tam "kağıtlar bitti" dediğiniz sırada çektiklerinizi yeniden çekmeye dahi mahkûm olacaksınız. garip mi? her gün yaptığımız bir şeyi garipsemek de size yakışırdı ancak. hayatınıza birisi geldiğinde üzerini kapatacaksınız, yoksa gene çekeceğiniz var. onu gördüğünüz anda dünyanız tersine dönecek, yediğiniz her kazıktan birikimlerle çıkacaksınız. çok uyuştuklarınızla sık sık birbirinizin kaderine etki edecek, yerine göre karşınızdakinden çok alakasız bir şekilde onun kaderini dahi değiştireceksiniz.
gelin şimdi, tek tek dağıtıyorum ve yedi tur döneceğim. on bir elin sonunda, hayatta öğrenemeyeceğiniz ve öğrenemediğiniz bir çok şeyi öğrenmiş olacaksınız. yeter ki gözlerinizi açıp, dikkatinizi birazcık olsun bana verin.