şu ana kadar tanıdığım en güzel kız, 18 yaşında kendisinden 9 yaş büyük biriyle evlendi(rildi).
su gibi güzelliği bir yana asalet timsali bir hatun. yüzünde nur var. öyle diyeyim.
lise2 deydi daha...hazırlığı atlayamamıştı. biz öss kasıyoruz. dersleri zayıf, ağlıyor. belli, okumak istiyor. ketum da biraz...anlatmaz öyle aile meselelerini, ama özel okulda paralı okuyor. belki de durumları yok. haberi geliyor sonra, evlenecekmiş diye duyuyoruz. isteyenler o biçimdir zaten diye tahmin ediyorum. muhafazakar aile...betül kapalı, çevre belli... sonra toparlamış kendini biraz. soruyorum yurda gelince, doğru diyor. okul bitince evleneceğiz. seviyor musun peki, nasıl oldu bu iş, okul ne olacak soruları kafamda cirit atıyor... ama "hayırlı olsun" demekten başka bir şey diyemiyorsun. çünkü artık 'kızım dengesiz o çocuk yea' geyiğini yapmıyoruz. müstakbel kocası... -mış gibi davranma evresine çoktan girmişti canım arkadaşım. olgunluk abidesi olmuş. başka bir zaman dayanamadım, üniversite okumayacak mısın peki? dedim. herifçioğlu zenginmiş. almancı mantalitesine benzer bi olaymış meğerse, hollanda'ya taşınacaklarmış da, orada okurmuş da... içim nasıl acıdı. kendi inanmıyor bu söylediklerine... tek kelime etmedim bu sefer. okuldakilerle bağını koparmaya başladı, nişan alışverişinde bilmem ne provasında haberlerini aldık hep...bunları duyduktan sonra türevle kosinüsle nasıl uğraşayım hacı ya!
mesele 18 yaşında evlenmesi değil... ne ilk ne son arkadaşım küçük yaşta evlenen... mesele, bu kızın ailesinde olduğu gibi; "nasıl olsa evlenip çoluk çocuğa karışınca ev hanımlığı yapacak" hipoteziyle "hayırlı bir kısmet" ile evlenmesinin uygun görülmesi ve eğitiminin amınakoyulması! yalan oldu tabi o üniversite mavalları... zaten işleri bozulmuş damat tarafının, türkiye'ye dönmüşler. sormadım, ama anladığım kadarı ile, kızı rahat eder diye güvenilen zenginlik suyunu çekmiş. şimdi mezunlar buluşmasındaki resmine baktım. sınıf arkadaşları, biz...konuştuğumuz konular okul, kariyer bilmem ne... betül eve gidince yemek yapacak ya. hani öğrenci yemeği falan değil...sindiremiyorum arkadaşım! hayatından memnun olsa, veya en azından o izlenimi verse, tebessümden ileri gülüşleri olsa, gıkımı çıkarmayacağım. mutlu mesut geçinsinler. ben de kariyer manyağı, işkoliğin teki olmıcam zaten...ama, hayat! çok reröröymüşsün be... ne farkımız vardı...neyi olduramadın be hüsnü amca... veya ne oldu da verdin kızını...