devran dönsün bırak!
her vurduğu kıyı yakın gelecek, tanıdık bir haber salacak yeni güne. berilmiş yakınlıklığın ırağında duracak, yumuşak tavı şekil verecek biraz düşük. titrek ellerinde taze sarılmış cigara, iki nefes sonra dönecek başı - tütürüp türkeleri dumanla yapacak ayin. sonra kendini fala açıp olmamışı olduracak kimin içinde, dokunulmazlığı düşmeden önce..
kimsenin kimi olmadan, kimin kimsesi olmaya çalışıp kimsiz, kimsesiz, kimliksiz kalacak. kimin içinde kimliğini aramak/ sorgulamak
aklettirecek belki, şüphe düşürecek hatta, sorduracak en bilinmez soruları
sorulan sorunun içinden çıkarmak için cevabı, hırpalayacak, yaracak kalbini, altını kazacak. cevabı bulabilme ihtimalinin olduğunu sanacak. ne yanılgı ama!
aymazlığını ötelemek daha çok yoracak, cevapsızlığı kabul etmeyişi ağır gelecek ve biraz daha düşecek. yanlış sorundan doğru cevap çıkarmaya inat edip direnmek...
ne boş, ne vakitsiz, ne sancılı, ne samimiyetsiz bir süreç/son cevapsızlık uğrunda.
akıl bir savrulup, bir durulur ama akar gider
kıyıya vurduğu noktadan ne çok mesafe var cevaba
karaya çıkıp yürümeyi reddettiği gün bitmişti, tükenmişti vicdanı ve cevaba olan inancı...
işte bu son düşüş..
eremediği noktada ne vardı kim bilir?