yılmaz özdil in yazısının başlığı...uygunsuz bir rte klasiği..."ananı da al git" ten daha acayip, çünkü milletle dalga geçmek için programlanmış.
özdil o yazısında abd´de new york valisinin beleş biletle beyzbol maçı seyrettiği ortaya çıktığı için istifa etmek zorunda kaldığını yazmış. güzel bir yazı olmuş, yazının ana fikri devletlerin organlarının devletin başındakileri kontrol yetkisini kullanmaları konusudur.
şöyle bi soru soralım : devletin hangi organı rte´yi kontrol ediyor?...söylediklerini yaptıklarını.
almanya ´da benzin fiyatları birden arttı diye devreye ülkedeki holdinglerin ne kadar büyüdüğünü denetleyen kurum devreye girdi, çünkü düşünülen şey yakıt firmalarının birbirleriyle anlaşıp hep birlikte halkı söğüşleme durumunda oldukları konusuydu. şimdi ya benzin fiyatları düşecek, ya da mantıklı ve doyurucu bir açıklama yapacak o şirketler (shell, esso, bp, aral, herneyse...)ve eğer bu gerçekleşmezse oldukça sert şeyler olacak. bu kurum adı "bundes kartellamt" yani devlet kartel denetleme kurulu....bu kurum başkan ya da şansöyle kontrolünde değil, zamanında dışişleri bakanlığına bir rüşvet verildiğini ortaya çıkarttı bu kurum, 2 kişi intihar etti, ve adamların genizlerindeki lokmaya kadar herşeylerini ellerinden aldırdı bundes kartellamt.
türkiye´de bakanları, bakanlıkları başbakanları, yaptıkları fiilleri denetleyen kaç kurum var, şimdiye kadar yaptıkları icraat nedir?..bunu sorabilme hakkımızın olabilmesi lazım bizim.
şimdi "ileri demokrasi" de tek adam yönetimi olmaz. tek adam çünkü hata yapar, yaptığı hata 75 milyon adama dokunur. demokrasi de birtakım "makamlara " birtakım yetkiler verilir, ama o yetkiler de o makamların yaptıkları icraatlar da devletin değişik organlarınca kontrol edilir. almanya´da çıkan her yasa, ya da kararname yürürlüğe konulmadan önce karlsruhe şehrinde bulunan "bundes verfassungsgericht" tarafından onaylanır. yani alman anayasa mahkemesi. bu mahkeme başkentte değil karlsruhe de dir.çıkartılan birçok kararnameyi bozdu b.v.gericht. hiçkimse birşey söyleyemez onlara, o adamlar çok üstün bir mevkidedirler. zaten orada yargıç olanlar hayatı boyunca eve zayıf not getirmemiş adamlardan seçilirler.
bu kurumlar işlemekte midir türkiye´de? hayır...başbakan tek başına konuşuyor, allem ediyor kallem ediyor bitakım icraatlarda bulunuyor, hiçkimse tutup "bunu yanlış yaptınız" diyemiyor...
bir ülkede o ülkenin iktidar sahipleri devletin diğer organlarınca denetlenemiyorsa, o ülkede "ileri" sini geç gerisinden bile demokrasi yoktur, demektir. devlet bir makina dır, seçilen milletvekilleri sempatiklikleriyle, ya da ideolojileriyle halkın sevgisini kazandıkları için seçilirler. ama aslında devlet makinasının çarklarını oluşturan devlet memurları, emniyet müdürleri, tcdd´liler, karayolcular, dışişlerindekiler, hukuk konstruksiyonunun içindekiler...yani, halkın seçtiği bir milletkvekili "hukuk" konusundan ne anlar?...adamı tutup adalet bakanı yaparlar, ama onun adalet bakanlığı öyle fazla büyütülmesi gerekmeyen bir şeydir, çünkü hukuk´tan anlamak için "hukuk fakültesinde" okumuş olmak, yasaları bilmek gerekir, son derece karmaşık bir konudur. e haliyle sağlık bakanı da, tutup sağlık bakanıyım ben diye, beyin ameliyatı yapmaya kalkışmaz.
yani bakan ya da başbakanlar üstünde oturdukları kurumlarının ihtisaslaştığı alanları genellikle tanımazlar. çok nadirdir öyle, ulaştırma bakanının pilot olduğu falan. bu yüzden demokrasiler de bu adamların verdikleri kararları 2.bir kere denetleyip tamam bu uygundur, diyen kurumlar vardır. karar belirli bir şirkete peşkeş çekme amacıyla çıkartılmış olabilir, bakan rüşvet yemiş olabilir, bunlar olur insanlık halidir, ama o kararı denetleyenler orada "bu karar niye böyle çıkmış, bu cümlelemelerle bu karar rekabeti önler" der ve o kararı geri gönderir.
yani...bu kurumların hiçbirisi ya yok, ya da görevlerini yapmıyorlar, türkiye´den haberleri takip ettiğim kadarıyla. şimdi herşey bir yana, bizim rte yandaşı ya da karşıtı olmamız da bir yana, öyle bir devlette demokrasinin olduğunu söyleyemeyiz. öyle yerde demokrasi yoktur.