Bazen umudu, bazen umutsuzluğu aramaktır mutlulugu uzaklarda aramak...Hayat yolu seni öylesine yormuştur, insanlardan o kadar tiksinmişsindir ki... Bir bahane uydurup buralardan gitmek. Ya da bahane bile bulmadan, sessizce, sırtında tek bir ceketle basıp gitmek. Kimsenin umuruna dokunmadan, el sürmeden. insan ne için yaşar? Mutlu olmak için. Kaybedecek neyin kaldı ki? Senin fikir, duygu ve düşüncelerini umursamayan bir ton insan yığını içerisinde yaşamaya çalışmaktansa; en azından şansını uzaklarda denemek daha mantıklı. Hazırlıkları nasıl mı oluyor? Birkaç parça elbiseyi bavula yerleştir. Fotoğrafları ateşe ver. Kalan elbiseleri de öyle. Sana bulunduğun ortamı hatırlatacak hiçbirşey olmasın yanında. Aldığın elbiseleri de varış merkezinde yenilerini aldıktan sonra yak. Cep telefonu numaranı değiştir, tüm sosyal ağlardaki hesaplarını iptal et. Ve git bir bilet al.
Asıl hayat gideceğin yerde emin ol. Bazen "tebdil-i mekanda huzur vardır" felsefesi gerçekten işe yarıyor buna inan.
Ama olur olmaz şeyler için de beni ciddiye alma. Yok efendim annemle kavga ettim, mutluluğu uzaklarda aramak istiyorum gibisinden bir önerme saçma olur. Yaşamana bak.
Unutmadan, bu entry'i, * feleğin çemberinden geçmiş, zaman zaman parklarda, sokaklarda yatmış, gün gelmiş aç kalmış, gün gelmiş sigarasız kalmış lakin;
Şu anda evli, düzenli bir hayatı olan, sorumluluklarının bilincinde bir yazar yazıyor. Mevzu bahis olayı defalarca yaptım, yanıldıklarım da oldu, doğru yapmışım dediklerim de. Ama her ne olursa olsun bir noktada karar kılmak en doğru olanı. Mutluluğu bulup, en ufak bir terslikte, "ben yeni ufuklara açılıyorum hadi hoşçakal" gibisinden düşünmek kendi sonunuzu hazırlamak olun.
mutluluğu bulana kadar savaşın, siz onun üzerine yürümedikten sonra o size yaklaşmaz bunu bilin. Zorlayın sınırlarınızı. Yaratıcı olun.