babam, uykunu böleceğim, ama seninle konuşmak istiyorum.
uyan baba, uyan! bak, sana neler anlatacağım.
başucuna gelip, sana böyle haykırdığımda gözlerini açıyorsun.
biliyorum
beni dinliyor, belki de bana bir şeyler fısıldıyorsun,
biliyorum
ama gücüm, ne toprağı yenip gözlerine ulaşmaya yetiyor,
ne de fısıltılarını işitebiliyorum
yine öğrettiğin gibi hissedebiliyorum
yarın 30 haziran,
sen gideli 2 sene oldu
bana elveda demeden ilk gidişin
bizleri öpmeden kapıdan ilk çıkışın
gelirken alayım; bir şey lazım mı diye sormayı ilk unutuşun
bağlamanı bile almamıştın bu sefer,
nereye gittin ki, bu kadar önemsizleşti alışkanlıkların?
soğuk mu baba oralar?
güneş bir nebze olsun dokunur mu gözlerine?
of.... of... gözlerin beni çıldırtıyor.
en uzun, en anlamlı nutukları gözlerinden okudum hep.
hala, evimizin duvarında bana neler anlatıyor neler...
bir sen daha vardı gözlerinde senden öte
bari biriniz kaldınız benimle çok şükür
2 yıldır damarlarımda kaç tur attın kim bilir?
sen damarlarımda dolaşıyorsun
ikimiz bunu biliyoruz ya, bu da yeter
babam, buraları hiç merak etme
tanrının, toprağın altındaki loşundan daha karanlık bu dünya
bizim evde bir annem bir de kardeşim kaldı
ben okuyorum üniversitede.. öğretmen olmak üzere.. bitecek 3 seneye..
abim nasıl asil, nasıl senın oğlun oldugunu bellı ettiriyor..
her attığı adımda, bilemezsin
yarın dördümüzde geleceğiz başucuna
bir de, sakın telaşlanma, bu dünyalar meleği anne ve 3 kardeş hep el ele ve tek yumruk..
ne güzel dostların var babam,
sana her geldiğimde, kimin koyduğunu bilmediğim çiçekler
buluyorum küçük bahçende
bizi arayıp soruyorlar, birileriyle tanıştırırken,
yeğenim diye hitap ediyorlar sadığımın kızı,
seni anlatıyorlar sonra
çok yakışıklııı dağ gibi bir adamdı diyorlar. övüyorlar, övüyorlar
yine söylüyorum sen sağken de badem gözlüydün babam..
yüksek dağlardaki uzak ağaç görüntülerine,
bulutların karmaşasına
dalgalara, yakamozlara, gruplara
gece uzaklardan gelirken
yol kenarlarındaki çalıların garip şekillenişlerine,
minicik bir hareket eder mi diye duvardaki resmine,
uyumak üzereyken gelen tıkırtıyla irkilip
evin dört köşesine bakıyorum hep
karşıma çıkarsın diye.
lanet olsun, yoksun!
bir gece rüyama gir baba, kucakla beni, ıslak ıslak bir öp be!
çok özledim, çok özledim anlıyor musun?
çok özledim.
fıstık kızın..