işini yapmaya çalışan insandır, işi hekimlere çalıştığı firmanın ürettiği ilaçları tanıtmaktır, amacı tanıtmakla sorumlu olduğu ilacın çok yazılmasıdır.
aslolan ilacın tanıtılması, özelliklerinin (etkili, ucuz vs. vs) anlatılması olduğu halde tabi oldukları piyasanın vahşiliği yüzünden etik dışına da kayarlar ama suçlu onlar değildir. piyasa farklı bir piyasadır, bakkala kuruyemiş standı kurmak gibi değildir. ayağı çoktur, üretici, depo, doktor, eczacı, hastane yöneticisi...
her aşamada çıkarlarını onurunun, dürüstlüğünün önüne alanlar bulunur. şaşılası olan bu ayaklar içinde tüccar olmayan hekimlerin -bazılarının- kalemlerini çıkar uğruna satmalarıdır. ne yazık ki ilaç seçiminde bilimsellik, akılcılık, hasta yararı bir kenara itilip iş "kaç kutu yazarsam ne alırım"a dönüştürülür. süreçte anahtar kişi olan hekimin sektörün nimetlerinden pay almayan tek kişi olması hekimlerin aklını çeler, bozar, bu pis işlere bulaşırlar.
tuhaf olan sağlık bakanlığının reçetesiz ilaç alımını yasaklamak, ilaç firmalarının yazılı bilimsel materyal dışında tanıtım malzemesi kullanmalarını yasaklamak gibi basit radikal önlemlerle bu işi bitirebilecekken kurumlarına gönderdiği lalettayn yazılarla bu çıkar ilişkilerini önleme(me) çabasında olması ve gerekli denetimleri yapmamasıdır.
insanın aklına ister istemez bakanlığın da bu çıkar ilişkilerinin içinde olduğu gelmektedir.
tıbbi mümessil sahtekar değildir, etik dışı işler yapıyorsa üstünün baskısı ve kapsama alanı içindekilerin küçük hesaplar içinde olmaya razı olması yüzündendir.
bir türlü gerekli düzenlemeleri yapmayan sağlık bakanlığının son icraati tıbbi mümessillerin mesai saatleri içinde hekimlere ziyaretleri yasaklamasıdır. çalışması böyle engellenen bir başka meslek grubu var mı acaba?
balık baştan kokar'ın örneği bir piyasanın işçileridir, çarka katılmamış bir hekim olarak kolay gelsin diyorum onlara.