çok ağır konuşasım var ama kendimi dizginliycem. bayıldığım biri değil rte denen şahıs, hele ki mesleğime ettiklerinden sonra, ama bu yuhlama olayının boku çıktı çok afedersiniz. sevmiyor olabilirsin, yaptıklarını onaylamayabilirsin, siyasi görüşünü yansıtmıyordur vs. vs. ama şu durumda bunu yapmak en kibar haliyle nankörlüktür. git mitinglerinde yuhla, çık sokakta protesto et, ana avrat düz git, ama şurda kendini onun yerine bir koy.. ben çok sabırlı bir insan değilim şahsen, o stadı başlarına yıkasım gelirdi o an. ha galatasaraylıyım onu da belirteyim. şurda 'iyi etmişler, helal olsun onlara' diyen şahıslara da eski gecekondumuz müstehak zaten. herşeyin yeri zamanı var. burda yapılan ancak ezbere bir sevmemenin, nefretin, sevdiğin takıma verilen desteği çekememenin yansıması. olayın detayını bilmeden, cebinden mi verdi sanki diyip atıp tutanlara da tayyibi çok seven(!) mehmet ali birand'dan gelsin;
isterseniz koyu bir kemalist olun.
isterseniz koyu bir chp'li veya mhp' li olun.
isterseniz yeminli bir akp karşıtı olun.
eğer gs'li iseniz, başbakan erdoğana bir teşekkür borcunuz var demektir. adnan polat'tan dinledim ve şaşırdım.
başbakan, bu araziyi bürokrasinin elinden çatır çatır koparıp almış. nedeni de biraz eski dönem yönetimlerin ihmali. çabuk hareket edememelerinden dolayı haklarını kaybetmişler ve resmen başbakan araya girerek kurtarmış.
"...bu proje ne zaman tıkansa, hemen başbakana koştuk ve hiç tereddüt etmeden önümüzü açtı..."
bilirsiniz, erdoğan koyu bir fb'lidir. hatta, bu projenin durdurulması için epey de baskı altında kaldı.
neler yazıldı, kimler itiraz etti, hepsini gazete sayfalarında görebiliyorsunuz.
bu akşam, gs'li taraftarın erdoğan' a bir alkış ve teşekkür borcu var.