kanımca demokrasinin ve çoğulculuğun en büyük düşmanlarındandır.
-- alıntı --
Liberalizm yanlış olarak algılanıyor. Liberal düşüncenin özgürlükler hakkında söyledikleri bazı solcuların kafasını karıştırıyor ama işin bir de 'Liberal faşizm' yönü var. Bu kavram hakkında yazılmış sadece tek bir kitap bulunuyor. Jonah Goldberg'in yazdığı 'Liberal Fascism: The Secret History of American Left', adından da anlaşılabileceği gibi Amerikan solu üzerine laf etse de edilen lafın evrensel değeri var.
Birçok insan faşizmi toplama kampları ve Nazizm ile eşdeğer tuttukları, faşizmi totaliter-otoriter ve baskıcı tutumlar toplamı olarak anlayamadıklarından, 'liberal faşizm' onlara bir oksimoron olarak gelebilir.
Ama faşizmi doğru tanımlarsak o zaman liberal görüşte faşist eğilimlerin hayli fazla olduğunu anlayabiliriz.
Liberal görüşün, 'liberal faşizm'e evrilmesi şu şekilde oluyor...
ilk önce hayatın her alanının aslında siyasi olduğu tanımı yapılır. Yani söylediğiniz her laf, iç duygularınız, dış görünümünüz, spor, ağlence ve seks temelde politiktir. Sadece alanlarda veya Parlamento'da tavır alınarak politik olunamaz. Hayatın her alanında ve detayında tavır almak gerekir.
Bu kabul edildiğinde ikinci adım olarak doğru tavrın ne olduğu tanımları da yapılmaya başlanır ve bu aşamada 'siyasi doğruculuk' (political correctness) fikri devreye girer.
Görünürde politik olmasalar da bazı tavırlar, düşünceler ve fiziksel görünümler kabul edilemez sayılabilir ve o tavırlarda israr edenler ya ıslah edilmeli ya da dışlanmalı ve ötekileştirilmelidir.
Slavoj Zizek 'siyasi doğruculuğun korku politikasının liberal versiyonu' olduğunu söylüyor.
Bu, kurbanı tek bir gruptan oluşmayan ve toplama kampları bulunmayan bir tür faşizmdir. Türkiye'de liberal insanlarla 'yol arkadaşı' olabilmek ancak onlar gibi düşünmek, giyinmek ve konuşmakla mümkündür.
Onların kuralları da hayli katıdır. Liberalizmin faşizme meyilli versiyonu ayrıca Taraf gibi bir gazetede devletin bazı kurumlarıyla iktidar çatışmasına girildiğinde hayli tehlikeli sonuçlar da doğurabilir.