türkçe karşısında aydınların tutumu

entry1 galeri
    1.
  1. Türk Dil Kurumunun resmi internet sitesinden indire bileceğiniz bir makaledir.

    Kaynak http://tdk.org.tr/TR/Gene...49816B2EF7F26505C55AC2B41

    Türkçe karsısında aydınların tutumu

    Türkçenin konu edildigi ortamlarda konusmaların agırlık noktasını
    dildeki yabancı kelimeler olusturur. Bizde yabancı kelime denilince genel
    olarak dogu kökenli kelimeler akla gelir. Dogu ve batı dillerinden Türkçeye
    geçen ekler üzerinde pek durulmaz. Kelime gruplarının yabancılıgı,
    cümle kuruluslarındaki bozulmalar, anlamlardaki degismeler dikkat çekmez.
    Yabancı kelimenin deyimlerdeki, atasözlerindeki yeri de göz önünde
    bulundurulmaz.
    Konunun bir baska boyutu, bulunan karsılıklarla ilgilidir. Karsılık
    ararken bütün türevler göz önüne alınarak degerlendirme yapılmaz. Bu
    durumda da bulunan karsılık eski karsılıklarıyla bir arada yasar. Önerilen
    karsılıgın yabancı kelimenin anlam inceligini karsılamadıgı, kullanımda
    aksama yarattıgı baslıca karsı çıkıslardandır. Reseptör için almaç kelimesinin
    türetildigi bilim adamına hatırlatıldıgında alıstıgı reseptör, almaç bir
    türlü yakıstıramaz. Kimyacı, analizinden vazgeçemez; onun karsılıgı olan
    çözümleme sözünün artık kalıplasmıs birtakım deneylerin adında geçtigini
    savunarak karsı çıkar. Çözümleme bir yandan dogu kökenli tahlil kelimesinin,
    öte yandan batı kökenli analizin karsılıgı olarak gösterilmistir. Türk
    dili ve edebiyatı ögretmenlerinin bir bölümü cümle tahlili, bir bölümü ise
    cümle çözümlemesi terimini kullanır. Cümle çözümlemesi yerine cümle analizi
    terimini kullananlar da yok degildir. Simdi üniversitelerde yükselme ve
    atama islemleri için ögretim üyelerine getirilmis olan hakemli veya uluslararası
    dergilerde yayın yapma islemlerinde geçen atıf analizi terimi ile analiz
    bu kez baska bir alanda kullanıma girdi. Bu islemlere baglı olarak duymaya
    basladıgımız bir terim de editoryaldır.
    Türkçelestirme çalısmaları içinde benzeri pek çok sorun yasanır. Her
    an bir baska kesimden olumsuz bir çıkıs beklenebilir. Bilen de bilmeyen de
    ise karısır. Türkçe köklere, Türkçe eklere dayalı, kurallı, anlamlı karsılıklar
    türetirsiniz, bu kez ilgili devlet adamları karsı çıkar.
    Bunlar yaklasık elli yıldır ülkemizde gündemi mesgul eden. Bu tutum, Türkçe türetmelerin
    öne çıkmasını engelleyen sebeplerdendir. Yapıca kurallı olmayı savunurken,
    kurallı olanlar degil, yapıca kuralsız olanlar dilde yer eder. *s bir merkezden
    yürütülemediginden ve türetilen kelimelere her kesimin karsı
    çıkması mümkün oldugundan sorunlar devam eder.
    Aydınlarımızın genel olarak üzerinde durdugu konu dildeki kelimelerin
    yabancılıgıdır. Yabancılıktan da anlasılan sey, batı kökenli kelimeler
    degil, dogu dillerinden Türkçeye geçen kelimelerdir. Günümüzde Türk
    aydınında hâkim olan düsünce budur. Dogudan geçen kelimelerin hangilerine
    karsı çıkılması gerektigi üzerinde düsünülmez. Dogu kökenli kelimenin
    dilde kazandıgı anlam incelikleri, kullanım sıklıgı göz önüne alınmaz.
    Bulunan Türkçe karsılık ise begenilmez.
    Zaman zaman bu saplantıyı gören bir bakan, milletvekili, mühendis,
    ögretmen, doktor, yazar veya herhangi bir aydın kisi hiçbir dilin saf olmadıgını
    ileri sürecek olsa, bu açıklama tepkiyle karsılanır. Dile girmis, yerlesmis,
    Türkçenin ses özelliklerine uymus, dilde bir kavrama karsılık olmus,
    yeni anlamlar kazanmıs dogu kökenli yabancı bir kelimenin dilden
    çıkarıldıgında, karsılık olacak bir sözün bulunmayacagı dikkate alınmaz.
    *sin asıl garip tarafı bu karsı çıkıs, dogu kökenli kelimeler için sürdürülürken
    batı kökenlilere yesil ısık yakılır. Türkçede karsılıgı olsun olmasın, her
    dogu kökenli kelimenin yabancılıgı fark edilince aydınımız bundan rahatsız
    olur. Dogu kökenli kelimeler kadar dilde eski olan Türkçedeki Rumca,
    *talyanca veya bir baska dilden girmis kelimelerle kimse ilgilenmez. Toplumumuza
    yön veren aydınlarımızın Türkçe karsısındaki duyarlıgı genel
    olarak saglam bilgilere dayanmaz. Pek çok aydınımız tohum, temel, kurus
    kelimelerinin yabancı oldugunu bilmez. Öte yandan Türkçe kılavuz kelimesinin
    yabancı oldugunu kösesinde yazan yazarımız vardır.
    Günümüzde baslıca sorunun batı kökenli kelimeler, ekler, tamlamalar,
    kelime grupları oldugu bir türlü gerektigi biçimde gündeme getirilemiyor.
    Batı dillerinden giren yabancı kelimeler tepki çekmiyor. 1940'lı yıllarda
    baslayan ve giderek hızını artıran batı kökenli kelimelerin dile dolusmasına
    aydınlarımız duyarsız kalıyor. Yalnızca batı kökenli kelimelerle
    degil, bu dillerden geçen yabancı ön ve son ekler, yabancı kelime gruplarıyla
    da aydınlarımız ilgilenmiyor. Dilin çeviri dil olma yoluna girmesine,
    artık tamlamaların bile ters kurulduguna dikkat edilmiyor. Türk aydını
    Bugün kar yagsın isterdim örneginde oldugu gibi batı dillerinin etkisinde
    gelisen cümle kalıplarının giderek yaygınlastıgı üzerinde durmuyor. Batıdan
    giren bu tür kelimeleri halkın anlayıp anlamadıkları ise hiç söz konusu degil.
    Söz hazinesi iyice daralmıs olan ögrenim çagındaki gençlerin bu
    tür kelimelerin akını karsısında sıkıntıya düsmeleri, onları rahatsız etmiyor.
    Özellikle terimlerde görülen yabancı kelime akınının egitim dilini
    yabancılastırdıgını görenler bu gelisme karsısında sessiz kalıyor. Bunun,
    günün birinde egitim dilini bir yabancı dilde yapma zorunlulugu doguracagı
    hesaba katılmıyor.
    0 ...