insanların, içinde yazanları kendi küçük beyinleri ile istedikleri gibi yorumlamaya çalıştıkları kitabımızıdır.
öncelikle şunu belirtmek gerekir. biz müminler alemleri yaratan allah'ın sahip olduğu yüce bilgi ile allah'ın büyüklüğünün yanında çölde bir kum zerresi kadar bile olmayan kendi beynimizin yürüttüğü bilgiyi kıyaslamayız. şeytan aleyhillane bile kendi sahip olduğu bilginin doğruluğuna inandığı için allah'ın huzurundan kovulmuştur yoksa allah'a inanmadığı için değil.
bir de şunu hala anlamayanlar var. allah emir ve yasaklarını kuran-ı kerim'de 1, 2, 3, diye saymamıştır. kuran-ı kerim cebrail tarafından allah-u telanın peygamberimize ilettiği mesajlardır. o mesajlar ki genelde peygamberimizin günlük yaşamda yaşadığı sıkıntılara, sorunlara, hakaretlere, sorulara, olaylara, hukuki meselere, tarihi konulara vs. allah tarafından verilen cevaplardır. biz emir ve yasakları yaşanan olaylar karşısında nüzul sırası içinde yeri geldiği zaman öğreniriz. ama bu noktada allah, cebrail ve peygamberimizin yaşadığı ilişkileri bir bütün olarak ele alırız.
bu sebeple kuran-ı kerimde sürekli lafzı geçen "kitap" sözcüğü; sadece allah'ın cebrail vasıtasıyla peygamberimize ilettiği ayetleri değil, aynı zamanda cebrail tarafından peygamberimize öğretilen diğer tüm hususları ve miraç olayı vasıtasıyla peygamberimize doğrudan allah-u teala tarafından gösterilen ve kuran-ı kerim de yer almayan bir kısım ayetleri de kapsamaktadır.
islam dininin belli bir ritüel gerekiren ibadetleri ile hukuki olayların yorumları cebrail tarafından peygamberimize öğretilmiştir. bu hususların açıkça kuran-ı kerimde yazmaması bir kısım zevatın dillerine "din de o yok bu yok" diye meze malzemesi olmasına imkan sağlamıştır. bu da biz müminler için bir imtihan meselesidir.
bir de bizim irademiz cüzi irade boyutundadır. kendi aklımızın büyüklüğü yanılgısına düşmemeliyiz. allah, bize gönderdiği peygamberi ile bir karıncaya secde etmemizi isteseydi* biz bunu allah'ın buyruğu için yapmak zorundaydık. şeytan aleyhillane de şunu biliyordu ki kendisi ateşten, adem a.s. ise topraktan yaratılmıştı. ateş, topraktan üstündü ve ona secde etmemesi gerekiyordu. allah'ın emrine karşı geldi ve lanetlendi.
kuran-ı kerim de sayılan yasaklara şu şekilde bakmak gerekir: getirilen yasaklar bizim için bir imtihan vesilesidir. domuz eti ve leş yememek, içki içmemek, gıybet etmemek, gusul abdesti almak, faiz yememek ve diğer tüm emir ve yasaklara allah istedi diye uyulur. bizim için hususi manada faydası veya zararını düşünmek daha sonra gelir. belki başka bir topluluğa, o topluluğun ahlaki yapısı, kültürü ve aşırıya gittiği hususları dikkate alarak başka emir ve yasaklar göndermiştir*. kendi aklımız ile bunu sorgulamamamız, bunların arkasında kendi aklımızın öngördüğü mantığı aramamamız gerekir.
edit: paragrafın bütününü okumadan içinde yer alan bir cümlemi çekip istediği gibi yorumlayan okuma özürlüler için zorunlu edit.