olağan bir iş çıkışı oyalanmasında moonlight sonataimhotep le konuşmaya başlar, olaylar gelişir:
- abi yaa, hani sen bana tavla oynamayı öğretiyordun ya, bu akşam işin yoksa yine oynar mıyız? ben epey öğrendim bu oyunu artık seni feci şekilde yeneceğime inanıyorum!
- hımm, işim yok gülüm de sen akıllanmayacaksın sanırım. geçen akşam da koltuğunun altına vermiştim tavlayı da sinirden eve kadar yürümüştün ne çabuk unuttun?
- yaa, tzezeeehee ehere meheree , abi yaa alemsin yaa, o öyleydi abi thzıssıısı, artık yenerim abi.
- iyi peki gidelim o zaman.
neyse, mekana gidilir. oyun oynanır * moonlight sonata küsküyü eline almış yine karadeniz de gemisi batmış mod gibi başını önüne almış düşünmektedir. ben de o sırada her akşam yaptığım işi yapmakta ve ncldlbz ile birlikte moonlight ı makaraya almaktayım. bir anda moonlight ın arkasından bir ses duyulur:
- selamün aleyki!
lan diye kafamı bir kaldırdım, arkadaşın tam arkasında 1.90'lık boyu ile zebellah bir zenci durmakta. lan dedim noliyy! o gene saat satan bir zenci arkadaşımız mekana girmiş bize satış yapmaya çalışıyor. o an bulutun yüzünde gökkuşağında bulunan tüm renkleri sıra ile gördüydük. hey gidi günler heyyy...