lisede 45 cm lik haremlik selamlık kuralı

entry113 galeri
    38.
  1. http://sikintiyok.wordpre...an-ha-namussuz-olursunuz/ blogumdaki yeni yazım

    bugün, gazeteleri açtığımızda komik bir haberle “yine” karşılaşıyoruz. türkiye cumhuriyeti’nin meb’e bağlı mersin nevit kodallı güzel sanatlar ve spor lisesi’nde, kız ve erkek öğrencilerin, birbirlerine 45 santimetreden daha fazla yaklaşması yasaklanmış.

    okul müdürüne sorsak, öncelikle böyle bir şey yapmadığını söyler öncelikle. fakat biraz da kanıtlarla sıkıştırsak, eminim “okul fuhuş yuvasına dönmüştü” gibi kendince yeterli bahaneleri vardır hazretlerinin. ya da, belki çok dürüsttür, der ki; benim inançlarımla uyuşmuyor bu sistem, bir kaç olayı bahane etmek suretiyle bu yasağı getirdim.

    ne derse desin, bu olayın bir açıklamasını yapmak pek mümkün değildir. okullar, insanların büyüyüp olgunlaştıktan sonra, iyi bir vatandaş olarak topluma hizmet vermek aşamasına bireyleri yetiştiren kurumlardır. bu bağlamda baktığımız zaman-eğer ileride sadece erkeklerin ya da sadece kadınların yaşayacağı bir dünya oluşmayacaksa- insanların çift, hatta üç, cinsiyetli dünyaya uyum sağlamaları için, okulda karma öğretim bir zorunluluktur. devlet bunu yapıyordur, çünkü hayatı boyunca erkekleri, uzak durulması gereken yaratıklar olarak gören kadınlar veyahut kadınlarla konuşmasını bilmeyen erkekler, ileride toplumun genelini oluşturmasın.

    okul müdürleri ya da öğretmenler, eminim ki bunun gerekliliğini benden daha fazla bilimsel kitap okuyarak öğreniyorlardır, üniversite yıllarında. fakat bu küçük olayın, tüm bu eğitimlere rağmen, hem de tam bu zamanda yapılıyor olmasının tek bir açıklaması vardır: sevgili okul müdürümüz, eskiden de bu düşünceleri destekliyor olsa da, artık daha cesaretlidir.

    daha cesaretlidir; çünkü bu islami uygulamaların, zorlama bir şekilde uygulanmasını isteyen zeka!lar da artık daha cesur bir durumdadır. burada küçük bir ayrımdan bahsetmek istiyorum. burada kendi dini kurallarına göre yaşayanlardan değil, başkalarını da kendi yaşam biçimlerinin içine almaya çalışırken, o kişileri ancak ve ancak kendi kurallarını benimserse kendinden hisseden kişilerden bahsediyorum. yani, kendi dini inancından dolayı başörtüsü takan kişiler değil bu insanlar, başkalarına başörtü taktırmak hususunda, nasihatten öteye gidip, baskı kuranlardır. yani, yılbaşı bizim dini inancımız değildir diyerek, başkalarının eğlencelerini kınayanlar, bu konuda somut tepki verenlerdir.

    işte bu ve bunun gibi düşüncelerden dolayı, toplumsal ayrımcılık günbegün yükselmektedir. çünkü, bu okul müdürünü desteklerseniz, kadının güçsüz, ezik olduğu ve erkeğin adeta mutlak güce sahip olduğu bir topluma ulaşmaya doğru bir yolu tamamen açmış olursunuz ki, bu kadının toplumun bir parçası görünmemesine, hadi toplumu geçtim bir insan olarak görünmemesine-bugün güneydoğuda gördüğümüz gibi- yol açacaktır. aynı okul müdürü, desteklemeyenlerin gözünde kötü bir muhafazakar örnek oluşturuyor. başörtüsü gibi temel özgürlüklerin bile bu ülkede konuşulmamasının sebebi olan ön yargıları, iyice körüklüyor.

    peki devletin bu noktada nasıl davranması gerekiyor? bugün nasıl dağa çıkan bir terörist, topluma somut bir zarar vermesi dışında, ayrılıkları arttırıyorsa, aslında bu kişinin yaptığının da pek farklı olmadığını görüp, olaya müdahele etmesi gerekiyor. eğer devletin temel kuruluş nedenlerinden birisi, insanların minimum bir arada yaşama isteklerinin oluşması için ortam sağlamaksa, bu kişinin bir “enemy of the state-devlet düşmanı”ndan pek de farkı kalmıyor açıkçası.

    “ey liseli gençler, dikkat edin! birbirinize çok yaklaşmayın, animallah namusunuz üzerine şüphe düşer.” diyen bir okul müdürümüz olmasından şahsen ben utandım. peki ya siz? utanmadıysanız sıkıntı yok!
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük