aksini iddia etmek beyhude ve boş bir çabadan ibaret kalacaktır. çünkü islam şeriati hem bu dünya için hem öbür dünya (inanalar için) için en muazzam sistemler bütünüdür. içinde barındırdığı zekat kavramı, dünyanın arayıpta bulamadığı yagane paylaşım metodudur. hani şu komünistlerin sosyal adalet deyip yüzlerine bulaştırdığı kavram varya o işte. islam bunu bin dört yüzyıl önce tahsis etmiştir. milletlerin kendi yöneticisini seçme hakkı olan demokrasi ise (hani şu sürekli kaosa sebeb olan, sürekli bölünmeye sebebiyet veren yunan icadı kavram) islamda devlet şuurası yoluyla, fazla bölünmeye sebebiyet vermeden halledilmektedir. işte islamın en keskin ve en muazzam olduğu konulardan biri adalet ve hukuk. bakın islam şeriatiyle yönetilmeyen devletlerin zelil haline altında tek bir neden görürsünüz hukukun ve adaletin tam manasıyla uygulanamaması. söz gelimi, bu ülkede adam öldürmenin, tecavüz etmenin, gaspın, hırsızlığın suçları akıl almaz dercelerde azdır. bu da aynı suçların defalarca işlenmesine sebebiyet vermektedir. yani zalimin zalimliği yanına kalırken mazlum ömür boyu uğradığı haksızlığı boynunda taşımak zorundadır. ama islam böyle bir şeye müsade etmez. haksız yere adam öldürmek, tacavüz, zina gibi suçlarda (ispatlanmış ise) kati suretle ölümle cezalandırılır. ya da gasp, hırsızlık gibi kul hakkına sebebiyet verilen suçlarda ise (yine suçu ispatlanmış ise) suçlunun fiili işleyen kolu kesilir. böylece hem adalet tesis edilmiş olur hem de aynı suçlar defalarca işlenmez. özetle dünya devletlerinin içinde bulunduğu buhrandan kurtulmanın tek yolu kayıtsız şartsız islam şeriatine bağlanmaktan geçer. aksi taktirde debelenmeye devam ederler.